Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nâbi hac yokluğunda iken;
Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-i Huda'dır bu Nazar-gâh-ı İlâhîdir makam-ı Mustafa'dır bu [Edebi terk etme! Burası Hazret-i Allah'ın sev- gilisinin bulunduğu yerdir. İlâhî tecelligâh olan, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) makamıdır.] Bu ikaz üzerine kafile hemen toparlanarak kendilerine çeki düzen vermiştir.
7.cilt
1660. Mesrûk şöyle dedi: Abdullah İbni Mes'ûd radıyallâhu anh' ın yanına gitmiştik. O bize şunları söyledi: Dostlar! Bilen, bildiğini söylesin. Bilmeyen de "Allah bilir " desin. Zira insanın bilmediği konuda "Allah bilir" demesi de bir ilimdir. Allah Teâlâ, Peygamberi sallallâhu aleyhi ve sellem'e şöyle
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
3.cilt
Adı tam olarak bilinmeyen, yeni müslüman olduğu için de İslâm edebi konularında bilgisi bulunmayan bir bedevî Peygamber Efendimiz’i ziyarete gelmişti. Mescid-i Nebevî’nin bir köşesinde namaz kıldıktan sonra ellerini kaldırıp dua etmeye başladı: Yâ Rabbi! Bana ve Muhammed’e merhamet et. İkimizden başka kimseye merhamet etme, dedi. Orada oturmakta olan Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem bedevînin bu garip duasına güldü. Sonra ona dönerek: “Allah’ın geniş rahmetini amma da daralttın, yâhu!” dedi.
Sayfa 576Kitabı okudu
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
Alak Sûresi / 1-2.Ayet Yaratan Rabbinin adıyla (Rabbin adına sana okunan şekliyle) oku (ve bildir insanlara). Hz. Peygamber okuma yazma bilmemekle beraber, Arap müşriklerinde okuma yazma vardı. Hatta şiirlerindeki edebî sanat üst seviyede idi. Fakat öğrenimlerinin temelinde “Bismi’l-Lât ve’l-Uzzâ” gibi putlarını anma, onları yüceltme ve onlar
"Bir damlacık sudur dünya Ötesi yok budur dünya Metanetsiz karton kale Kâğıttan kutudur dünya. Var gibi görünür dünya Yar gibi bürünür dünya Kalpte sinsi kertenkele Edebi sürünür dünya. Sanki senin baki yurdun El pençe divana durdun Seni avlayacak kurdun Sahibi sayılır dünya. "
Sayfa 294Kitabı okudu
Demek ki kahin ve şairin ortak özelliği “yalan söylemeleridir”. Peki, peygamberi kahin ve şairden, vahyi de kehanet ve şiirden ayıran bu özelliklere rağmen, görünüşte onlara benzemesini neyle açıklayacağız? Çünkü kahin görünmeyen cin ve şeytanlardan haber aldığını söylerken peygamber de görünmeyen, bir Allah’tan vahiy aldığını söylemektedir. Yine şair, ilham sonucu parlak kelimelerle insanları etkilerken, vahiy karşı konulmaz bir söylemle şairlere aciz bırakmakta, onların hayal bile edemeyecekleri yüksek perdeden bir edebi hitapla gelmektedir.
Sayfa 349 - İnşa YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kur'an da yenir mi?"
Kur'an da yenir mi?" demeyelim. Anlatayım... Mevlâna hazretleri bir gün Kur'an'ın anlamından haberi olmayan bir hafızdan bahsetti. Onun vaziyetinin kötü olduğunu misallerle anlattı. Sonra şöyle dedi: "Rivayet etmişlerdir; Peygamber Efendimiz'in [sallallahu aleyhi vesellem] zamanında sahabenin çoğu belki bir sûre, belki yarım sûre ancak ezberlemişti. Ezberleyeni de pek büyük görürler, bir sûre ezberinde diye onu parmakla gösterirlerdi. Bunun sebebi şuydu: Onlar, Kur'an'ı içiyorlardı, yiyorlardı, sindiriyorlardı." Yani Allah'ın muradını ahlâk ve edep haline getirmişlerdi. Edebi olmayan hiçbir iş, Kur'an kıraati olsun, ilim olsun, şarkı söylemek olsun, savaş olsun, ticaret olsun, siyaset olsun, sanat olsun hayırlı bir sonuç vermez; hatta aslına ihanet eder. Çünkü ölçü dışına çıkmıştır, eğridir, çarpıktır.
Sayfa 340
Kadının farz olan ilmi öğrenmesi...
Eğer bir kadın kendine gerekli olan bu konuları bilmezse, kocası bildiği kadar öğretecektir. Çünkü bu kocasının vazifesidir. Şayet kocası da bilmezse gidip öğrenecek ve karısına öğretecektir. Eğer kocasının vakti müsait değilse, karısına izin verecek, kadın gidip öğrenmesi farz olan meseleleri ehlinden yani âlimlerden edebi dairesinde sorup öğrenecektir, yahut bu gibi eserleri alıp okuyacaktır. Şayet kocası cahilliğinden dolayı izin vermezse, kadın izinsiz gider, bu gibi kandisine farz olan dini meseleleri ilim sahiplerinden öğrenir gelir. Zira , Hz. Peygamber (s.a.v) "ilim öğrenmek kadın ve erkek her müslümana farzdır" buyurmuştur...
Benim inandığım ve bağlandığım dava, ilk insan ve ilk yol göstericinin, dünyayı dolduran inkara karşı özgür inanç gemisinin kaptanı olan Hazreti Nuh’un Edebi Kurtuluş Sancağını uygarlıklar başkentine diken, Ateş imtihandan geçmiş ve Kurban şifasıyla azapların zehrini eritmiş Hazreti İbrahim’in,toplumu yönetecek altın kuralları sütunlar gibi ufkumuzda yükselen ve onları kıyamete kadar tarihin levhası olarak belirleyen Hazreti Musa’nın, ölüleri dirilten, ölü gönülleri diriltici soluğun sahibi Hazreti İsa’nın ve nihayet en büyük insan, en büyük yol gösterici, bütün insanlığa ışık tutucu, fiziği ve fizikötesini aydınlatıcı son peygamber Hazreti Muhammed’in davasıdır.
305 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.