Deminki gibi yayvan yayvan gülümsedi. Ama bu gülümsemesinde sabahki şaşkınlık yerine kesinleşmiş bir ifade vardı. Öyle sanıyorum ki kime verdiğimi siz de biliyorsunuz, ancak boş yere bilmemezlikten geliyorsunuz, bunu da sadece gösteriş olsun diye yapıyorsunuz, bunun için de kızıyorsunuz. Geceniz hayırlı olsun, efendim.
Hemen hemen ağlar gibi:
– Evet, evet, beni yalnız bırakın, beni rahat bırakın, diyerek ellerimi salladım. Öyle ki, o bile birdenbire şaşkın şaşkın yüzüme baktı. Bununla birlikte yine de odamdan çıktı. Kapının çengelini taktım, kendimi yastığın üzerine yüzükoyun attım. Hatıralarımın sonu olan bu üç uğursuz günden birinci müthiş gün de işte böyle geçmişti.
ONUNCU BÖLÜM