Çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. Bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. Kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. Çay pişiririz. Çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. Sonra da sen anlatırsın: Sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin… hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. Ben sıkılmam. Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. Seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. Bir insan, bir insanı sıkamaz. Bir insan canı isterse sıkılır. Hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. Endişelenmen gereksiz, Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Sevgili insan, bu uçsuz bucaksız evrende ne zaman kendini yalnız hissetsen, içinde yaşayan bu minik canlıları hatırlamanı önemle tavsiye ederim. Belki şu an yanında elini tutan biri yok ama güven bana, elinin üzerine sıkı sıkıya tutunmuş seni seven birçok minik canlı var. Dudaklarının çevresinde yaşayan ve teknik anlamda sürekli seni öper pozisyonda olanlardan bahsetmiyorum bile. Nihayetinde vücudumuz iki kısımdan oluşmaktadır. İnsan olan kısım, yani hücrelerimiz ve insan olmayan kısım, yani mikrobiyotamız. Vücudumuzu bizlerle beraber paylaşan trilyonlarca bakteri, virüs, mantar vb. mikroorganizmaların bir araya gelerek oluşturduğu yapılardan bahsediyorum. Bu minik canlılar vücudumuzun birçok bölgesinde bulunmakla beraber, mikrobiyotamızın neredeyse %95'i temel anlamda bağırsaklarımızda yaşamaktadır. Tabii buna yaşamak denirse...
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
“Bir an şu soruyu düşünmek zahmetinde bulun lütfen: Kötülük olmasaydı senin iyiliğin neye yarardı, gölgeler kaybolsaydı bu gezegen neye benzerdi? ... Ama sen fantezin yüzünden yerkürenin üzerinden her şeyi, ağaçları, tüm canlıları silip süpürerek, yalnızca çıplak bir ışıkla baş başa kalmak istiyorsun!” ••Mihail Bulgakov - Usta ve Margarita
Rabbim! Kainati yaratan ve onu düzene koyan Rabbim!.. En küçük canlıları dahi bir tertip üzere yaşayıp hepsinin rızkını veren ve hiçbir gün unutmaya Rabbim!.. Ey evvelkilerin ve sonrakilerin yegâne sığınağı, Cennet ile Cehennem'in; Kudüs ile Harem'in; Kâbe ile Zemzem'in Rabbi. Ey doğunun ve batının, güneyin ve kuzeyinyegâne sahibi yüce Allah!.. Ey herkesi Kendisi'ne muhtaç olup da kimseye ihtiyacı olmayan!.. Ey noksandan, kusurdan ve ayıptan münezzeh olan ulu Allah'ım. Benim rızkım ve ruhumun gıdasını aşktan eyle. Şu aşkla dolu ulu mabet hakkı için, güneş doğup battıkça bana aşk derdi ver. Dünya ile birlikte var olan şu Ka'be'nin temelleri gibi aşk binasının temellerini de benim gönlümde daim eyle. Her lahza, her an, her zaman aşk ile coşkumu arttır, özlemimi çoğalt. Aşk belâsıyla beni içli dışlı eyle ve bir an olsun beni o belâdan ayırma; ben var oldukça belâdan yüz çevirtme. Yalvardıkça ben belânın acısıyla, Sen ayrık belâlar vererek o acıyı unuttur. Bu duamı kabul eyle ey Kimsesizler Kimsesi!
Sayfa 31 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Şu anda belleğimi ve kalemimi bu nedenle zorluyorum, çünkü biliyorum ki böyle yapmazsam giderek hepsini kafamdan silerim. Ölüleri de, oysa bizim yaşamlarımızın yarısıdırlar, canlılarla birlikte yaşamı oluşturur onlar, birilerini öbürlerinden ayıran da belirleyen de nedir, bilinmesi kolay değildir aslında; yani, canlıları, hayattayken tanımış olduğumuz ölülerden ayırmak demek istiyorum. Ve yazmazsam giderek Oxford'daki ölüleri kafamdan silerim. Benim ölülerimi. Kendi örneğimi.
Oxford kentindeki ikametim sona erdiğinde, herhalde, hafif bir çılgınlığın öyküsü olacağını o akşam fark ettim; orada başlayan ya da olan her şey oradaki genel çılgınlıktan etkilenmeye ya da onun rengini taşımaya mahkûm olacaktı, o nedenle aslında hiçbir çılgın yanı bulunmayan yaşamımın bütününde bir hiç olacaktı: Dağılıp gitmeye, romanlarda anlatılan öyküler ya da düşlerin hemen tümü gibi unutulmaya mahkûmdu. Şu anda belleğimi ve kalemimi bu nedenle zorluyorum, çünkü biliyorum ki böyle yapmazsam giderek hepsini kafamdan silerim. Ölüleri de, oysa bizim yaşamlarımızın yarısıdırlar, canlılarla birlikte yaşamı oluşturur onlar, birilerini öbürlerinden ayıran da belirleyen de nedir, bilinmesi kolay değildir aslında; yani, canlıları, hayattayken tanımış olduğumuz ölülerden ayırmak demek istiyorum. Ve yazmazsam giderek Oxford'daki ölüleri kafamdan silerim. Benim ölülerimi. Kendi örneğimi.
Reklam
334 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.