Hasanboğuldu
Uzaklardan sesin aldım; Çevreni derede buldum; Nereye gittiğin bildim, Hasanım arkandan geldim. ... Sarı kahküllü, dal boylum; Saz benizli, ayva tüylüm; Tatlı sözlü, melek huylum, Hasanım ardından geldim. ... Köyden, obadan koğulan, Duru sularda boğulan, Toz köpük olup dağılan Hasanım ardından geldim. ... Sarp dağlara getirdiğim, Kavuşmadan yitirdiğim, Ak kefensiz yatırdığım Hasanım ardından geldim. ... Emine'yi yaslı eden, Kerem olup Aslı eden, Dağı taşı sesli eden Hasanım ardından geldim. 1942
Hani kurk tavukların altındaki ördek yumurtalarından çıkan civcivler doğru suya, göle koşarlar ya, tavuk da buna şaşar kalır, ya, işte böylesi tavuklar örneği domateslere de en çok şaşıran Kerem usta oldu.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Sonra dışarda kışın siyah günleri penceresinden ona dalga dalga ölüm zulmetleri dökerken birden titrerdi, üşüdü.Ölmek! Kim bilir, bu ne güzel bir şeydi! Fakat ne korkunç bir şey... Asıl korkunçluğunda bir güzellik bulunuyordu.Siyah bir çukur,o, büsbütün beyazlaşmış çehresiyle sarı saçlarının arasında, beyaz, kar kadar beyaz kefenler içerisinde yatıyor ve ta yukarda, o siyah toprakların üstüne siyah bir semadan yavaş yavas, bu genç kız mezarını okşar gibi yağmurlar dökülüyor; işte o şifa veren gözyaşları!..Mademki bu hayatta sarı saçlarını ıslatacak bir kerem kalbi yoktu, bu gözyaşlarını mezarında bulacaktı; sema, kızına ağlayan bir anne matemiyle ağır ağır, yavaş yavaş, gözyaşlarını serperken mezarında, ruhuyla bunları içecekti, bu ölmüş genç kızın renksiz dudakları mesut bir tebessümle taravet bulacaktı; sonra, kim bilir, belki mezarların karanlık yollarından, o toprakların altında muhtevi siyah dehlizlerden bir ölü, annesi, beyaz kefenler öyle sürüklene sürüklene, tırnaklarıyla toprakları deşe deşe, yol açacak, geceleri kızını yalnız bırakmamak için onun yanına gelecek, dudaklarıyla saçlarının arasında kulağını arayacak ve başkalarına, hayattakilere işittirmemek için yavaş bir sesle: <<Nihal'im! Benim mini mini Nihal'im,>> diyecek; <<İşte ben, yalnız ben sana hak veriyorum.>>
Sayfa 321Kitabı okudu
"Nasılsın be Kerem Usta?" dedim. "Rahatım," dedi. "Delirmiyorum. Yüreğimin şurasında incecik, kılıç gibi bir hasret arada bir parlayıp sönüyor. O da olmasa rahatım."
Yky
Hasan&Emine 'Koşma'sı
-Hacer kız- dedim, -Emine'nin Gök Büvet'te oturup söylediği koşmalardan bildiğin var mı? Obaya varmadan bana bir tanesini söyleyiver!- Durdu. Gözleri, etrafımızı saran manzaranın ve biraz evvel anlattığı hikayenin içinde kaybolmuş gibi büyük ve dalgındı. Şakaklarında, tozlarla karışıp sonra kalın çizgiler halinde kuruyan terlerin izleri
Hasanboğuldu - 1942Kitabı okuyacak
Ağır Akan Su
“Kerem Usta gibi var mı? Deli mi deli. Aslan mı aslan! Erkek mi erkek! Sıcak mı sıcak be! Sümüklüler. Serçeler. Kerem Ustaya can kurban. Kerem Ustanın bir tek tırnağı, sizin hepinizin tüm bedeni... Hepinizi bir havanda dövseler de bininizden bir adam yapsalar, hepinizden Kerem Ustanın bir tırnağı çıkmaz.”
Sayfa 230 - Yapı Kredi Yayınları, 22.baskı, 2018.Kitabı okudu
Reklam
"Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak, küçültmek insanlıktan çıkmış, bozulmuş, çürümüş, elinden hiçbir şey gelmeyen, elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünlemiş bir insanın karıdır. Bu duruma gelmiş bir insanı karşına almak onun durumuna düşmek olur. Dayan Kerem Usta, dayan iki gözüm, dayan kardaşım. Yüreğini dört okka eyle. İnsanın her şeysiyle, tüm alçaklığıyla başa çıkarsın, kendi kendini aşağılamış, kendini kandıran insanın aşağılaş-masıyla başa çıkamazsın. Dedikodu yapan insan dedikodu yaptığını bilir, onun aşağılık bir iş olduğunu da bilir... Kendi gözünde kendini aşağılar. Bu insanı kendisi kadar kimse aşağılayamaz. Onun için dayan aslanım, dayan Kerem Ustam, dayan elleri güzelim... Yel kayadan ne alır... Ne kadarcık ömrümüz var, aşağılanmış insanların alçak hüneriyle, dedikodusuyla vakit geçirecek... Her bir şey onardır, aşağılanmış, kendi gözünde kendini aşağılamış, dedikodu namussuzluğuna başvurmuş insanın çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu onarılmaz. Dayan Kerem Ustam..."
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Şeylerin dünyası
"...Bu aralar sık sık yapıyorum bunu. Olur olmaz ayrıntılara takılıp kalıyorum. Çevremde olup bitenleri anlamlandırmaya çalışmak yoruyor beni. Örneğin yağmur yağarken (işte yine yağmur!) balkon penceresinin önüne geçip bulutları, yoldan koşarak geçen tanımadığım insanları, denizlikte biriken çamurlu suyu seyrediyorum. Bir yaprak mı kapıldı rüzgâra, bakışlarımla takip ediyorum gözden kaybolana dek. Ya da sarı paltolu bir kadın mı geçti koşar adım, sol bacağının her kıvrılışında paltosunun diz kapağının arkasına sıkışmasını izliyorum. Kedim Thomas’ın bıyıklarını sayıyorum her kucağıma çıkışında. Sanki biri eksik olsa kıyamet kopacak. Gece yatmadan önce kullandığım burun damlasını ikişer kez sıkıyorum burun deliklerime. Terliklerimi bitiştiriyor, çayımı saat yönünde karıştırıyorum. Vakit geçirmek için en sık yaptığım şeylerden biri de Yapıbozumcu Eşya İncelemesi adını verdiğim uydurma bir oyunu saatlerce oynamak. Gözüme çarpan ilk nesneyi alıp salondaki masif yemek masasının üzerine yerleştiriyor, perdeleri kapayıp kapıları kilitliyor, odanın zifiri karanlığa gömüldüğüne kanaat getirdikten sonra da okuma lambamı uzatma kablosuyla masanın üzerindeki nesneye doğrultup her türlü ayrıntısını inceliyorum. Ne, ne kadar gerçektir görmek istiyorum. Yakın dostlarım kaçık olduğumu söylüyor. Ne kadar uğraş verdiysem de kurmaya çalıştığım gerçekliği bir türlü anlatamıyorum onlara. Örnek vermek gerekirse aramızdan kaç kişi şeylerin dünyasında yaşadığımızı fark etmiştir? Kaç kişi buna kafayı takıp geceler boyu gözüne uyku girmeden tavandaki gölgeleri seyretmiştir? "
Unut gitsinKitabı okudu
haldundomac.com/genel/hasan-bog... Uzaklardan sesin aldım; Çevreni derede buldum; Nereye gittiğin bildim, Hasanım arkandan geldim. Sarı kahküllü, dal boylum; Saz benizli, ayva tüylüm; Tatlı sözlüm, melek huylum; Hasanım arkandan geldim. Köyden, obadan kovulan, Duru sularda boğulan, Toz köpük olup dağılan Hasanım arkandan geldim. Sarp dağlara getirdiğim, Kavuşmadan yitirdiğim, Ak kefensiz yatırdığım Hasanım arkandan geldim. Emine'yi yaslı eden, Kerem olup Aslı eden, Dağı taşı sesli eden Hasanım arkandan geldim.
Sayfa 126
228 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.