Alevîlik özellikle göçebe halk yığınları arasında taraftar edinirken Sünnilik yerleşik/şehirli ve elit kesim arasında yayılmıştır. Aleviliği benimseyen kitlelerin İslâm öncesi özgün Türk kültürüne daha yakın ve aşina topluluklar olduğu Sünniliği benimseyenlerin ise bunun zıddına Arap ve Fars kültüründen yoğun şekilde etkilendiği bilinmektedir. Bu durum bugün dahi çok canlı bir şekilde geçerliliğini sürdürmektedir.
Sayfa 20 - Kamer YayınlarıKitabı okudu
Fuat Köprülü ve ardılları, Aleviliği Şamanizme bağlar. Alevilik "islamlaşmış Şamanizm" ve "Türk Halk İslamiyeti" kavramlarıyla "Her şey Türk'e aittir." anlayışıyla Alevilik de Türk'e ait olarak görülür.
Sayfa 299 - Dara Yayınları
Reklam
Ortodokslar, Alevilik-Bektaşiliğin südür, kamil insan teorisini bilmezler. Bu öğretilere bir göz atmak, "Ali Tanrıdır yakıştırmasının" doğru olmadığını, dogmatik olarak bakıldığında bile, kişiliğinin kült haline getirilmesine rağmen İran'daki Şii din büyüklerinden ve Sünnilikteki Muhammed'den daha az kutsallaştırıldığını gösterecektir. Bu nedenle südür ve kamil insan teorilerine biraz daha yakından bakmak gerekmektedir. Çünkü Alevilik-Bektaşiliğin köküne inmek ancak böyle mümkün olabilir. şeriatın anlamı Emredildiği gibi katı kuralcı şekiliyle günde beş vakit namaz zorunluluğu; Ramazan ayında oruç tutm ak; Mekke'ye Hacca gitmek; beden, duygu, sanat, doğa düşmanlığı; cinsiyet ayrımı (...)kadının politik ve dini toplantılara alınmaması. ... Hiçbir toplum kuralsız yönetilmeyeceği için, şeriat kurallarının yerini başka kuralların, örneğin eski Türk Şamanizminin veya Selçuklular döneminde oluşturulmuş kuralların alması çok doğaldır. İnsanlık tarihinde kuralları olmayan bir toplum, bir dini topluluk, bir kült topluluğu yoktur. Olsaydı ömrü olmazdı, dayanıklılıgı olmazdı ve dağılırdı. Bu nedenle ortodoks Sünni lerce öne sürülen, Alevilerde anarşinin, haddini bilmezliğin, ahlaksızlığın hüküm sürdüğü fikri tarihsel olarak saçmadır.
Oglancılık hakkinda daha fazla bilgi için başvurun bunlara
KAYNAKÇA AKGÜNDÜZ, Ahmet, İslam Hukukunda Kölelik-Cariyelik M üessesesi ve OsmanlI'da Harem, 5. basım, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Ya- yını, 2000. AKKAYA, Mustafa, "17. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Üsküdar'da Köle Ti- careti, Kölelerin Ticaretle Uğraşması",/dergi/ makaleler/hakem/TARIH137_1105.doc (erişim tarihi 19.10.2016). AYDEMİR,
Sayfa 266 - KaynakKitabı okudu
Cumhuriyet 1930'ların ikinci yarısında "Güneş Dil teorisi"nden vazgeçer. Dolayısıyla "Bektaşiliği-Aleviliği israrla Türk gösterme" çabasından da. Ne zamana kadar, 1960 27 Mayıs'ına kadar. 27 Mayıs sonrası Aleviler "görünür hale" gelmiştir, Türklükleri ve "müthiş Atatürkçü" oldukları, "Cumhuriyet'in bekçisi oldukları" yeniden hatırlanır!
Sayfa 266Kitabı okudu
İttihatçılar'ın “Kızılbaş/Alevi/ Bektaşi uzmanı“ Dağıstanlı Sünni Çerkez kökenli Baha Said'in Meşrutiyet döneminde hazırladığı gizli çalışma 1927'den iti-baren Türk Yurdu mecmuasında yayımlanmaya başlanır. Amaç, Kızılbaşlığı Bek- taşilik içinde eritip, Türk Müslümanlığı olarak sunmaktır. Kemalist rejimin yarı-resmi yayın organi niteliğindeki
Sayfa 62
Reklam
138 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.