Saray odunluğu maalesef günümüze kalmamış.
Sarayın odun ambarı 16. asırda bir cinayete sahne olmuştu. 17. asır ortasında ise tarihi bir idam fermanının tatbik edildiği yer oldu. Sultan IV. Murad zamanında asrın büyük şairi, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı Nef'î, bu padişahın gazabına uğrayarak burada idam olundu. ... Şairin cesedi Saray-ı Hümayun'un deniz kenarındaki Balıkhane Kapısı önünden denize atıldı.
Sayfa 30 - Doğan Kitap
Çorbanın tarihi yazılmamıştır ama eğer yazılsaydı kadınların payı da bilinirdi. Çünkü çorbayı kadınlardan başka kimsecikler düşünemez. Ambarı, kileri, torbayı kazıyıp da kalan kırıntılardan yemek yapmayı becermek yalnız kadınların başarısı olabilir. Tarih boyunca da üretim kadınların, tüketim erkeklerin işi olmamış mıdır?
Reklam
Tanzimat'tan önce bir insan hammadde ambarı olan Anadolu, Tanzimat'tan sonra saraydan büsbütün koptu. Anadolu kendi karanlık gecesinde, kendinden utanan insanların vatanı oldu. Aydınla halk arasındaki uçurum tarihin hiçbir çağında, hiçbir yerde bu kadar korkunç olmamıştır.
Biliyor muydunuz?
Namaz vakitleri geldiğinde ezân-ı Muhammedî'nin okunması sünnettir. Ezan'ın, Hicret'in birinci senesinde Medine-i Münevvere'de inşa buyurulan Mescid-i Nebevî'nin tamamlanmasından sonra Sevgili Peygamberimiz'in (s.a.v.) emriyle ilk defa Bilal-i Habeşî (r.a.) tarafından okunmaya başladığını...
171 no'lu küçük istasyonda ayakta kalabilen yapılar, on iki köy evi, itfaiye ambarı ve yüzyılın başlarında sapkın kayalardan yapılmış alçak ve uzun bir hangardan ibaretti. Son bombardımanda su kulesi de yıkılmış olduğundan trenler artık hurda durmaz olmuşlardı. Al­manlar bile istasyona hava saldırılarım kesmişlerdi, ama yine de her gün istasyonun üzerinde tur atıp durdukları için komutanlık ne olur ne olmaz diyerek hurda iki uçaksavar takımı tutuyordu. 1942 Mayısıydı. Nemin yoğun olduğu gecelerde ağır top uğultu­larının duyulduğu Batı yönünde, her iki taraf da iki metreyi bulan mevzilerinin içine çakılıp kalmışlar, bir adım olsun ilerleyemiyorlar­dı. Doğuda Almanlar, kanalı ve Murmansk yolunu gece gündüz de­meden bombalıyorlardı. Kuzeyde deniz yolları için acımasız bir savaş sürerken, Güneyde, kuşatılmış Leningrad'ın direnişi kırılamıyordu.
Mümkün olduğunca demiş. Mümkün değil. Konu kapandı.
Rus Çarı 1. Petro'nun vasiyetnamesi, Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne yönelik politikalarını en iyi anlatan ve özetleyen belgedir. Söz konusu vasiyetnamenin 9. ve 11. maddeleri şöyledir: Madde 9: Mümkün olduğunca İstanbul ve Hindistan'a yaklaşmak gerek Bunlara egemen olan güç, tüm dünyaya da egemen olacaktır. Sürekli olarak bazen Türklerle bazen de Perslerle savaşa girilmeli. Karadeniz üzerinde üsler kurulmalı ve yavaş yavaş bu denizin tümüne egemen olunmalı. Hızla İran'ın zayıflaması sağlanmalı ve bu suretle Basra Körfezi'ne inilmeli. Suriye ile ilişki kurup, Levant (Doğu) ticareti ele alınmalı, Dünyanın ambarı Hindistan'a doğru inilmeli, oraya vardıktan sonra İngiltere'nin adalarına yaklaşılmış olunur. Madde 11: Avusturya ile ilgilenip, Türkleri Avrupa'dan atmalarına yardımcı olmak ve onun İstanbul üzerinde oluşabilecek isteklerine gem vurmak gerek Bunun için de Avrupa'nın başka devletleri ile aralarında bir savaş çıkartmak, ya da kendisine daha sonra geri alınabilecek bir savaş fetih payı, ganimet verilmeli.
Sayfa 21 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.