Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...Bu kâinatta, her cihette bir birlik, bir vahdet görünüyor. Meselâ: Kâinat bir muntazam şehir, bir muhteşem saray, bir mücessem manidar kitab, bir cismanî ve her âyeti, hattâ herbir harfi ve herbir noktası mu'cizekâr bir Kur'an hükmünde bulunmasıyla bir vahdet ve birlik gösterdiği gibi, o sarayın lâmbası bir ve takvimci kandili bir ve ateşli aşçısı bir ve sakacı süngeri, sucusu bir, bir bir bir, tâ binbirler kadar birlikleri ve vahdetleri göstermekle o sarayın ve şehrin, o kitabın, o cismanî Kur'an-ı Kebir'in sahibi, hâkimi, kâtibi, musannifi bilbedahe mevcud ve vâhid ve birdir diye kat'î isbat eder..."
Onbeşinci ŞuaKitabı okudu
Vahdet-i Vücud anlayışının Vahdet-i Mevcud'a dönüşmüş biçimi, Bayramı Melamiliğinin İsmail-i Maşuki kolu üzerinden devam eden bir kesiminin doktrinindeki yerini anlamaya çalışırken, Kalenderiyye ve Bektaşilik gibi diğer bazı sufi çevrelerde aldığı biçimini, yani, hulul (Allah'ın insan bedeninde tecelli etmesi) ile yorumlanmış şeklini dikkate almak gerekir.Bu şekil, Hallac-ı Mansur'u, Fazlullah-ı Esterabadi'yi, 'İmadeddin Nesimi'yi, Şeyh Bedreddin'i, bir dizi Bayramı Melami şeyhini ve Pir Sultan Abdal'ı ölümü göze aldıracak derecede coşturan, bu anlayışın tasavvuf tarihindeki mimarı Muhyiddin İbnü'l-'Arabi'ye "şeyh-i ekfer" (en kafir şeyh) dedirten halinden de ötede olan panteist şeklidir.
Reklam
"... sadece ima ile yetinerek diyebiliriz ki, Spinoza vahdet-i vücud ile vahdet-i mevcud ilişkisini temaşa eder."
"... sadece ima ile yetinerek diyebiliriz ki, Spinoza vahdet-i vücud ile vahdet-i mevcud ilişkisini temaşa eder." Solmaz Zelyut / Spinoza
Sayfa 16
Madem Cenab-ı Hak var, herşey var. Madem Cenab-ı Vâcib-ül Vücud'a intisab var, herşey için bütün eşya var. Çünki Vâcib-ül Vücud'a nisbetle herbir mevcud, bütün mevcudata, vahdet sırrıyla bir irtibat peyda eder. Demek Vâcib-ül Vücud'a intisabını bilen veya intisabı bilinen herbir mevcud, sırr-ı vahdetle, Vâcib-ül Vücud'a mensub bütün mevcudatla münasebetdar olur. Demek herbir şey, o intisab noktasında hadsiz envâr-ı vücuda mazhar olabilir. Firaklar, zevaller, o noktada yoktur. Bir ân-ı seyyale yaşamak, hadsiz envâr-ı vücuda medardır.
İslam "La ilahe illallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) esasını getirmiş ve insanlar arasında bunu yerleştirmeyi hedef almıştır. Tasavvuf ise bu esasla bağdaşması mümkün olmayan "La mevcude illallah" (Allah'tan başka mevcud yoktur) akidesinin sahibi olmuştur. Ki bunun meşhur adı "VAHDET-İ VÜCUD" (Vücud Birliği) 'dir.
Sayfa 22 - Anlam Yayınları
Reklam
Tezkirecinin iddialarına nazaran Şeyh Bedreddin bu eserinde temel İslâmî ve itikadı esaslardan bir çoğunu reddediyordu. Meselâ O'na göre beden için bekaa yoktu. Bir kere toprakta dağıldıktan sonra onun cüzlerinin bir araya gelerek tekrar cismen mahşer yerine gelmesi mevzubahis bile değildi. Cennetle cehennem de Bedreddin' e göre bu Dünya'daki iyi ve kötü hareketlerin beden ve ruhta husûle getirdiği hazlar ve elemlerden ibâretti. O, şeytanın ve meleklerin varlığını da inkâr ediyordu. O'na göre şeytan, insanları kötülüğe sürükleyen ve damarlarda dolaşan şehvanî kuvvetlerden ibâretti. Melekse her insanda mevcud olan iyilik temâyüllerinden başka bir şey değildi. Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik arasındaki farkların ortadan kaldırılmasını arzu eden ve insanlığın kemâlini bunda gören Şeyh Bedreddin, hayat ve Kâinât'ı îzâh tarzı itibariyle de tasavvuftaki “vahdet-i vücûd" telakkîsiyle asla bağdaşmayan görüşler serdetmiş bulunuyordu. Bedreddin'e göre mâsivâllâh tâbir olunan bütün varlıklar Allah'tan bir cüz'dür. O'nun zât gerçeğinin bir tezahürüdür. Bu görüş daha sonra "panteizm" adını alacak olan ve âdetâ âlemimizde sonsuz ilâh kabul eden sapık bir telâkkidir.
Sayfa 82 - Sebil YayıneviKitabı okudu
Yerlilik Spinoza'yı, Kierkegaard'ı, Heidegger'i okumamak demek değildir! Yerlilik Wittgenstein'i bir kenara bırakmak ise hiç değildir! Bu düşünürleri tercümelerinden okuyan, anlamak için çırpınan İslami bilincin, sözgelimi Gazali 'yi veya İbn Arabi 'yi ihmal etmesidir asıl ayıp olan! Veya İbn Arabi ' nin varlık üzerine söylediklerini anlamaya çalışmak, vücud - mevcud kavramlarından veya ehadiyet -vahdet- vahidiyet ayrımlarından hareketle temellendirdiği varlık tasavvurunu kavramak yerine Heidegger'in daseinının etrafında dolaşmakla vaktini heba etmesidir.
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.