Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Artık yalnız yaşamıyorum, yurtdışında da yaşamıyorum, tersine, evlendim ve yeniden Madrid'de yaşıyorum. Bir oğlum var. Henüz mini mini bir çocuk, ne konuşuyor ne yürüyor, tabii bir belleği de yok, hâlâ anlayamıyorum, nasıl oldu bu, bana uymayan, tuhaf ve yabancı bir şey gibi geliyor, oysa gece gündüz bizimle birlikte yaşıyor, doğduğundan beri
Bir insana sağır ve dilsiz olduğunuzda, bir gün o insan da size kör olur. Kimseyi kör edecek kadar sağır olmayın.
Reklam
Sevgi eksikliği her zaman bir Zengo yaratmaz, ama dünyaya küskün, kendini değersiz bulan, kendini ve insanları sevmeyen kişiler ortaya çıkarır. Benlik bilinci, geçmişte kişiye nasıl davranıldığı, neler söylenildiğiyle oluşur. Benlik bilincini değiştirip, kendini tanıma yoluyla yeniden biçimlendirme durumuna geçilmezse,gerçeğe uymayan benlik bilinci ömür boyu sürer..
Bir insana yepyeni bir dil kazandırarak onu yeniden yaratmak korkunç ilginç.
"Ah, yaşama yeniden başlamayı ne kadar isterdim! (...) Hayatın her dakikası, her anı haz vermeli insana, ferahlık, mutluluk vermeli. Evet, kesinlikle böyle olmalı! İnsan bir görev olarak hep bunu gerçekleştirmeye çalışmalı..."
Sayfa 834 - Stepan TrofimoviçKitabı okudu
En mükemmel bir insanın bile alışkanlık sonucu kabalaşabileceğine, rezilleşebileceğine inanıyorum. Kan ve başkaları üzerinde egemenlik sarhoş eder insanı: Kabalık ve rezillik gelişir, insanın aklına, duygularına ulaşır ve sonunda insan normal olmayan şeylerden zevk almaya başlar. Bir canavar olur. Ve insanlığa, pişmanlık duygusuna, yeniden doğuşa dönmesi hemen hemen olanaksızlaşır. Böylesine bir güç sahibi olma isteği salgın bir hastalık gibi bütün topluma bulaşır: Öylesine çekicidir güç sahibi olmak. Bu tür olaylara ilgisiz kalan bir topluma hastalık bulaştı demektir. Sözün kısası, bir insanın bir başka insana işkence etmek hakkının olması toplumun bir hastalığıdır; toplumda insana özgü yeteneklerin kaybolduğunun, bir ülkenin yurttaşları olmak bilincinin yok olduğunun, toplumda çürümüşlüğün başladığının göstergesidir
Reklam
Beni etkileyen ikinci nokta, bu savaş öyküsünde tehlikeli askeri çatışmalardan ya da karmaşık cephe harekatlarından hiçbirine yer verilmeyişi oldu. İnsan burada hiçbir kahramanlık tasviri bulamıyor. Bu öykünün malzemesini keşif kollarının kahramanlığı değil, bu tür iki eylem arasındaki dinlenme oluşturuyor. Yazar bu dinlenmeye, hiçbir dışsal araçla ifade edilemeyecek, sarsıcı ve etkileyici bir gerilim katıyor. Öyle bir gerilim ki insana son noktasına kadar kurulmuş bir gramofonun gergin yayını hatırlatıyor. Savaşın bu tür bir tasviri, içinde barındırdığı sinemasal imkanlarla göz kamaştırıyordu. Önümüzde, savaşın asıl atmosferini yeni bir biçimde yeniden sergileme yolu açılmıştı; hem de olayların yüzeysel örtüsü altında saklı duran ve en iyi şartlar altında bile ancak derinlerden gelen bir ses olarak algılanabilen bütün o coşkusu, o olağanüstü sinirsel gerilimiyle...
Ey şeytana bilinçaltımda otağ kurduran ulu zehir: Sen, başkaldırma isteği! Beni, için için kemiren parazit: Sen, özgür insan düşü! Ve ölümü ve huzuru ve beni böylesine alıp alıp götüren, beni böylesine yerden yere vuran soylu cini yaşatan tek kahraman: Utanç! Kavgam, kendi ruhumun celsesidir ve zavallılığım, kendi hayatımın cılız sesidir. Cesaret
Rabbimizin ölüleri dirilten kudreti bizde tecelli ettiğinde hasta bedenimize şifa, kalplerimizin ölmüş noktalarına hayat, akıllarımızın donuk kısımlarına neşvünema verir. Böyle bir insan yarı ölü olarak yaşayıp hayata boş gözlerle bakmaz; bütün potansiyelini gerçekleştirmiş, hayat dolu, üretken bir insana dönüşür. Psikolojinin en büyük sağlık belirtisi saydığı "sevmek ve çalışmak" onda azami noktasına ulaşmıştır. Böyle bir toplumun böylesi diri insanlara sahip olması gidişatı aksatan her tıkanıklıktan sonra yeniden başlama şansına sahip olması demektir.
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Kitap Adı: Devlet Yazar: Platon Yayıncı: İş Bankası Kültür Sayfa 231 -237
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.