Kıl béni éy namaz Çöllérdén topla hücrélérimi Rahmétinin vahasında ağırla bu yitik kalbi Kıl béni éy namaz Sécdédé ruhumu yénidén fısılda bana Şahdamarı yakınlığından émzir bu puslu bédéni Kıl béni éy namaz Küçülsün dağlar dénizlér taşsın dağılsın kalabalıklar Rükû rükû doğrult éğriliklérimi Kıl béni éy namaz İkiyé bölünsün
Pastırma Yazı
böyle zamansız güneşli, umulmadık mavi günlerde bir bekleme salonu yalnızlığına bürünüyorum.. iliklerimdeki yitik aşkı sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum... sanki şiirini bilmediğim bir fransız akşamında kaldırım taşlarını sayıyorum kalbimin.. içimde ayak izlerin, aylak bir yaz geçiyor avuçlarımdan... ve ben ne zaman, kiminle sevişsem, hâlâ seni aldatıyorum!
Reklam
Kader ironisidir, Hazreti Musa'nın Firavun'un sarayında büyümesi. Çölün sonsuzluğunda bile hurmalar sallanır. Kurak yaz sabahlarında çiğ yağar. "Bir Musa doğmasın" diye, doğan binlerce çocuk öldürülür. Fakat ölen çocukların kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulümde boğulan bir halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir: suları yarıp geçme yolunu...
Yolculuk
I O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş. Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları Yağmur ikinci adıydı akşamların Günün yorgunluğu üzerine dökülen Bir düş inceliğinde
Sayfa 115 - 1985/86Kitabı okudu
Mutlak Lâvanta 'dide-i ekvân' olan'a...
" gölün köpükleri, sonsuzluğu ısıran süt dişleri yaz'ın bir arının içindeki sazın gül sesine 'ebedî anne' olmaz'ın 'yitik oğlu' için her bahçe buğu ve bal gibi acı işte kurutulmuş çiçekler; artık kurutma kağıdı oğul aynaların, tutma dökülür benden mürekkeb'e, sıtma gibi bir yolculuk bu bekleyişte her şey bir kovan değil ne şimdi? dene akşamı matla ve ihtimâller sandığı yapan koyakta oluş'u.. sen âh yine Mutlak Lâvanta nûn içinde yattığımı bil"
Sayfa 23 - Aşina Kitaplar
hele yılgınlıklar bir sabah temizliğinde ve bir coşkudan artan sarı bir şeyler vardı Bir yitik gibi yüceden, bir anı gibi bir sancıdan ve onun hüznü vardı "Her şey atılıyordu. Bitmiş sigaralar, otobüs biletleri, kul­lanılmış pamuklar muayyen zamanlarda, tarifeler, yaz gümrükleri, gazocağı iğneleri, kötü çıkmış resimler, bir yatma, bir evin oniki yıllık badanası, bir tarih kitabı, kazanılmış bir savaş ve sonucu, bir anlamsızlık, ölü bir çocuk ve pabucu, gülücükler, kibritler, sinemalar. Ve." onun hüznü vardı
Sayfa 328 - YKYKitabı okudu
Reklam
321 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.