Netice olarak diyebiliriz ki kendinizi ve düşmanınızı biliyorsanız yüzlerce savaşın sonucundan korkmanız gerekmez. Kendinizi biliyor fakat düşmanı bilmiyorsanız, kazanılan her zafer için yenilgiyi de göze alacaksınız. Ne düşmanı ne kendinizi bilmiyorsanız, her savaşta yenilgiye uğrarsınız.
Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
Karanlığı emip emip de gebe kalan
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
Herkesin veba girmiş bir şehrin hem halkı
Hem seyircisi olduğu bir günde
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince çıkacağız yola.
Çıkacağız yola hesap günü gelince,
Yağmur yüzümüze değince,
Güneş bir mızrak boyu yükselince.
alın şimdi bu vahşeti gülle donatın
zafer takları istiyorum ve şenlik ateşi
bilgeler getirin boğazlarını kesin hayvanlayın
böğüren böğürtlenler sergileyin bana
yarın iş hanlarını damarlarını açın
kamu alanlarını paralayın pişirin bana
yoncaları biçin toprağa varın oturun
kurtuluşunuz nefrette ve toprakta
İLK YILLAR NE GÜZELDİ!
Yağmur çiselemeye başlamıştı. “Hadi koş,” dedi Zehra, Ayşe’ye. “Koş, yoksa sırılsıklam olacağız.”
Gülüşerek kol kola çalıştıkları bankanın kapısından içeri girdi iki genç kız. Öğle yemek saati arasının bitmesine bir dakika kala Zehra, bankonun arkasındaki masasına oturmuştu. Uç ay olmuştu Zehra bankada çalışmaya
"Bir mermi de benden aslanım,
Bir mermi de benden.
Bir mermi de benden zafer topları
Mukaddes namlular!
Daha gelmesin mi bahar,
Daha gülmesin mi ağlayanlar?"