Türkiye laikliğinin Batı’dakinden farklı yönlerinden en önemlisini Diyanet İşleri Başkanlığı teşkil eder. Laikliğin Batı topluınlarmda uygulanan biçimin ifade eden “otoritenin aynşması”, laik devletin din işlerine, dinin ise laik devletin işlerine karışmamasını gerektirir. Fakat, laikliğin Türkiye’ye uyarlanmasının getirdiği temel bir farklık
Sayfa 174
Fâtih Sultan Mehmed, bu çeşit vakıf topraklarının vakfiyyetini fesh edip (kaldırıp) devlet hâzinesine mal etmiş, timarlılara vermiş veya seferlere eşkünci er göndermeyi zorunlu kılmıştır. ... II. Bayezid vakfiyyeti geri getirmiş, din adamlarının desteğini kazanmıştır.
Sayfa 76 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Türk-Moğol Kağanları, Sultanları ve Beyleri hükmettikleri arazi üzerinde emretme yetkisine sahip en yüksek memurlar olarak görev yapmışlar. Ancak hiçbir zaman emrindekilerin sahibi olmamışlar. Sahip olmayı bilmemişler, öğrenmenişler, akıllarına dahi gelmemiş, dolayısıyla anlayamamış ve idrak dahi edememişler. Osmanlı’da padişahın kulu olma zihniyetini pekiştirmek isteyen Emevi anlayışına, Türk halkı, kitleler karşı koymuş, kabul etmemiş, o nedenle din ve devlet düşmanı ilan edilmişler.
Sayfa 19
Osmanlıda cemaat ve devlet işleri
Osmanlılarda din ve devlet çatışma alanlarında yer almazdı. Yani karşı karşıya gelmezlerdi. Devlet; dini vakıf, tarikat, tekke ve zaviyelerin işine karışmazdı. Onların kendi gelişmelerini tamamlamalarına ve dini alanda faaliyet göstermelerine daima destek olurdu. Ancak onları hiçbir zaman devlet kurumlarına yaklaştırmazdı, daha doğrusu dini kurumların devlet düzeni içinde pay sahibi olmasına hem imkan tanımaz hem de izin vermez, onların dini alanların dışına çıkmasına fırsat tayanımazdı.
Sayfa 123Kitabı okudu
Devlet,din işlerine karışmadığını ve din,inanç hürriyetine saygı gösterdiğini anlatmak için daha II.Murat(1451) zamanında din-devlet sahalarını ayırmıştır.Devletin din işlerine karışmamasını sağlamak için Şeyhülislamlık kurumu oluşturulmuştur,İstanbul başmüftüsünün temsil ettiği Şeyhülislamlık bu şekilde ortaya çıkmıştır. Şeyhülislamlık başka müslüman ülkelerde de isim olarak varsa da kurum olarak Şeyhülislamlığı yalnız Osmanlı’da bulmak mümkündür.Şeyhülislamlığın ana gayesi,din işleriyle devlet işlerini ayrı tutarak birinin diğerinin sahasına müdahelesini önlemek ve din konularında görüş ifade etmekti ki bu işlevin adı ifta idi.
III. MURAT’IN SON DÖNEMİ
İnhitat’ın (Çöküş) mikropları Osmanlı Devleti bünyesine girmeye başlamıştı.Bu belirtiler şu şekilde sıralanabilir: Sultan Murat’ın para müptelalığından dolayı ilk defa rüşvet alması, kadın tutkusundan dolayı harem kadınlarının devlet işlerine kolayca karışabilmelerine ve padişahı etkileyebilmelerine olanak sağlayan bir Kadınlar Saltanatının kurulması,akçe tağşişi nedeni ile yeniçerilerin ve sipahilerin ilk defa saraydan insan istemesi, batıl inançların devlet siyasetinde âmil olmaya başlamasıdır.
Reklam
35 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.