Bu gönderiyi alıntılama sebebim.... çok komiksinizzz laaaaa gerçekten....
al sana kaynak
Günümüzde İslam dininin ilk olarak Türklere ne şekilde ve hangi şartlarda geldiği pek bilinmez, bilinmesi de istenmez. Ancak, bu topraklarda yaşayan bir çoğumuzun bilmediği, ya da bilmek istemediği bu tarih, aslında ders diye anlatılan o taraflı tarihi
Türkler için "sıradan" olan şey herhangi bir dine geçmektir. İslamlaşmanın bu bapta olağan dışı bir tarihselliği bulunmaz, sadece sonuçları diğerlerinden çok farklı olduğu için şu anda böyle bir çalışmada konuyu tartışıyoruz.
2010 Yılı Kurban organizasyonu ile ilk defa bir ülkeye gitmiştim.
Daha önce anlatılanlar abartı gelmişti..
Ta ki yaşayana kadar
Habeşistan/ Bilali Habeşi ülkesi/Etiyopya....
Habeşistan Peygamberimizin bildirdiği gibi gerçekten esenlik yurdu....
Başkent Addis Ababa da birkaç günlük temaslardan sonra bize ayrılan ilçeye Dessie( 640.000 nüfus)
Yola
Küçükken babamla mal almak için İstanbul'a gelmiştim. Harem'de inip vapurla karşıya geçtik. Sonra dolmuşa bindik. Dolmuşta babamın kucağında oturuyordum, yanımızdaki adam ekmek arası köfte yiyordu, bir taraftan da burnunu karıştırıyordu. Uzun bir zaman ekmek arası köfte yemedim o yüzden.
İki yıldız arası göğe asılı hamak...
Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak.
Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
İlgisizlik, her şeyden kesilmiş ilgisizlik;
Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!
Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;
Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.
Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;
Raflarda toza batmış Peygamberden bildiri.
Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;
Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!
Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...
Necip Fazıl Kısakürek
Benim bir gülüşüm var,
çocukluğumdan kalan;
sen gelirken
ve ölmüyorken insanlar,
acı çekmiyorken
bir gülüşüm var;
ekmek arası helva katmışım gibi yüzüme…
İki yıldız arası göğe asılı hamak...
Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak.
Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;
Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!
Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;
Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.
Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;
Raflarda toza batmış Peygamberden bildiri.
Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;
Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!
Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...