Robinson Crusoe gibiyim. İstemeden bu dünya hayatına düştüm.
Tek sorun gözleri henüz açılmamış bir yavru kedi gibi gözlerim kapalıydı. Toplumun yarattığı ilizyonlardan oluşmuş gözkapakları o kadar ağırdı ki hakikati görmek için insanın gözünü açabilmesi ne mümkün.
Gölge oyunlarını anlamaya çalışarak. Gerçeğin arkasındaki gerçeğe ulaşmaya çalışıyordum. Ulaştığım gerçek ise beni mutsuz ediyordu.
Adayı gördükçe korkuyor ve ürperiyordum. Tüm o kalabalıklar vahşi doğanın bir parçasıymış. Robinson olsa ne yapardı ?
Mutluluk; sanıyorum ki herşeyi olduğu gibi kabullenip Islahı ile uğraşmak. Her insan kendi hayatının devrimcisi olmalı. Yaşamak için tek çare bu gibi görünüyor...
Niye yaşamaya uğraşıyoruz suallerine ise girmeyeceğim... Sadece nefes alabildiğim her günün tadını çıkarmak istiyorum.
Yorularak çalışarak alınteriyle... Fakat hakkımı alarak.
Bütün gün bir tarlada çalışıp akşam huzur içinde uyumanın tadını şehirli insan nereden bilsin ? Betondan duvarlara hapis...
Ha bir ada'da hapsolmuşsun ha bir şehirde.
Ne fark var ?
Vahşi Hayvanların tüm özelliklerini taşımıyor mu zaten insanoğlu ?
" Arkadaş özlemimi zaman zaman köpeğimle, papağanımla konuşarak gidermeye çalışıyordum. Yalnızlık, bir insan için en büyük yokluktu. İnsan her türlü zorluğa katlanabilir, her sorunun çaresini bulabilirdi. Fakat yalnızlığın çaresi yoktu."
Da Vinci Şifresi
İstediğiniz kitabı yorumda belirtebilirsiniz. Arkadaşımız okuyabilecek kişilerden kendisi seçecekmiş ve fazla yük olmaması adına kargo ücreti 3 tl size ait olacaktır.
Not: Bu ileti eserleri orijinalinden ve sonrasında Türkçe çevirilerinden okuyan insanların görüşlerinin derlenmesiyle yazılmıştır. Sonrasında sitedeki okurların katkıları eklenmiştir.
Günlerdir çevirmenlerin dünyasına daldım ve haklarında o kadar çok şey okudum ki beynimden dumanlar çıkıyor. Yabancı dilde yazılmış eserlerde en rahatsız olduğum