1984 yılında yayımlanan Zehra, edebiyatımızın ilk naturalist, tezli roman ve aynı zamanda ilk psikolojik roman denemesidir. Nabizade Nazım genç yaşta veremden hayatını kaybetmiştir. Eser ölümünden 3 yıl sonra 1894 'de Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilmiştir. Kitabın konusu kıskançlık ve sorumsuzluğun dağıttığı bir aile dramı. Yazarımız naturalisttir - mekan yine İstanbul'dur. Ve çamlıca, Beyoğlu, Kağıthane bolca tasvir edilmiştir. Betimlemelerden sıkılmayanlar için ilk 8 sayfası keyifli olacaktır.
Konusu :
Suphi, yanında çalıştığı Şevket Efendi'nin kızı Zehrayı görür görmez aşık olur ve bir süre sonra evlenirler. Ancak Zehra yaratılış olarak çok kıskançtır. Evlilikleri bir süre güzel geçer ancak Suphi'nin annesi eve cariye olarak Sırrıcemali getirir. Kız çok güzel, ahlaklı (sözde!). Zehra onu görür görmez kuruntuları başlamıştır bile. Kitapta Zehra karakteri çok eleştirilmiş ama bence asıl karaktersiz, bencil, ve sevgiyi asla hakketmeyen Suphi'dir! Ve bence bir kadın bir şeyden şüphelendiğini hissettiği an gerçek olma ihtimali yüksektir. Suphi gönlünü Sırrıcemale verir ve üstüne çocuk yapıp Zehra'dan boşanır. Zehra'nın gözünü intikam bürümüştür.. Suphi zayıf karakterli, şıpsevdi olduğu için planları bir bir işlenir ama sonda beklemediği bir şey olur..
Güzel, keyifli bir kitap