Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Yazarin birkac mantik hatasi bulunsa da kitapta daha cok anlatilmak ve ısrarla vurgulanmak istenen hatta her sayfasinda yaptığı olasılık hesapları. Insan okurken ihtimallerden bıkıyor, fazla övgüyü hak etmiyor. Bu kitap aslında dini kitaplar gurubuna dahil edilmeli :)) belki ismi de Tanrı İhtimalleri olmaliydi... bugün sağlıklı bir bireyken yarın işe giderken bir kaza sonucu felc kalma ihtimalimizi sizce Kim engelleyebilir ? Belki de bu soruya yazar cevap arıyordur :))
#kitapyorum
#gölge
#cemşahin
Okuduğum en güzel polisiyeydi diyebilirim.
Parçalanmış bir ailede yetişen ve aradığı aşkı bulup kaybeden deniz konserin iş aşkını anlatan harika bir roman..
Ankarada işlenmiş 5 kadın cinayeti cinayetlerin ortak noktası çoğunun sivaslı olması ve maktüllerin üzerinde bulunan işaretler.
Deniz komiser ve yardımcıları aslı ve güvenin müthiş araştırmaları ve incelemeleri sizleri bekliyor..
Cinayetlerin dosyalarında adli tıp raporlarında eksik olması kafa karıştırıcı peki bu belgeleri kim yok etti deniz polisin araştırmaları şüphelerinde ne kadar haklı çıkıyor.
Kaza geçirip felç kalan bir adam en büyük şüphelidir kendine bile faydası olmayan insan ne yapabilir ki..
Bütün bu sorunların cevabı bu kitapta..
Acaba neler olacak diye heyecanla okuduğum muhteşem bir kitaptı..
Kaleminiz daim olsun Cem Şahin hocam..
Uzun zamandır polisiye roman okumuyordum (yaklaşık 6 senedir), son okuduğum polisiye romanı hiç beğenmemiştim. Polisiye romanlara karşı bir soğukluk kaptım. Mezarcı bu soğukluğu biraz da olsa kırmama sebep oldu. Neden mi biraz, anlatayım.
Theodor Tate, romanımızın baş kahramanı. İki sene öncesine kadar polis olup meslekten ihraç edilen bir özel dedektif. Çökmüş bir insan, iki sene öncesinde bir trafik canavarı yüzünden beş yaşındaki kızını kaybetmiş ve karısı da felç geçirmiş. Hayattan pek de ümidi olmayan biri. Roman kahraman bakış açısıyla anlatılıyor, yani Dedektif Tate'in ağzından. Bu durum son 100-150 sayfada beni biraz sıktı açıkçası, çünkü karakteri öğrenince bir süre sonra ağzından çıkacak kelimeleri de tahmin edebiliyorsunuz.
Yazar Paul Cleave, Yeni Zelanda'nın güneyindeki en büyük şehir olan Christchurch doğumlu. Christchurch, 400 bini aşkın nüfusu olan eski yapılarla kaplı bir şehir. Kitap nerede geçiyor bilin bakalım: Christchurch'te! Bunu size söyleme sebebim öyle büyük bir şehirle karşılaşmayacak olmanız, kitapta geçen mekânlar çoğunlukla aynı. Dedektif Tate, bir kez gittiği yere ilerleyen sayfalarda tekrar tekrar uğruyor ve bu durum da bir süre sonra sıkılmanıza sebep olabiliyor. En bariz örnek, kitabın adından da anlaşılabileceği gibi mezarlık :) 432 sayfalık kitabın 150-200 sayfalık bölümü mezarlık ve yanındaki kilisede geçiyor.
Kitap genel olarak sıkıcı değil, ama yukarıda belirttiğim nedenlerden sıkılma ihtimaliniz var. Polisiye türünde daha iyi örnekler bulabileceğinizi düşünüyorum, ama genelde ABD'nin metropollerinde veya İstanbul'da geçen polisiye romanlarından sıkıldıysanız bir göz atabilirsiniz.
İkinci kısımdan sonra roman, her şeyiyle tıpkı bir Rus klasiğine bürünüyor. Bitmek bilmeyen, uzun misafirlikler, ziyaretler, kalabalık yemekler, yemek sonrası toplantıları ve tüm bunların ortasına Fenya ve Max’in bitmek bilmeyen felsefi tartışmaları… Çoğu yerde sıkılmakla birlikte; şu cümleyi anlamaya çalışırken beynimde birkaç milyon hücre çırpınarak can verdi; “Kendi düş gücü ona bir oyun mu oynuyordu, yoksa Fenya öylesine iffetli görünmek istemesine rağmen gizemli bir biçimde kendisini ele veren ateşli renklerle tuhaf bir esrime yaratan çiçeklerle sarmalanmış bir geç Raphael dönemi figürünün stilize edilmiş sadeliğini, ruhsallığını ve inceliğini mi hatırlatıyordu?” Çevirmenin üstün yeteneğini bir tarafa koyuyorum ama yüzümün sol tarafına felç geldi. Böyle bir cümle olabilir mi ya? umutcalisan.com/2017/12/fenicka...
Modern toplumlarda birey yerine getirdiği fonksiyonu ile özdeşleşmektedir. İnsanın değeri, yaptığı işe eşdeğer görülerek onun insan olarak varlık itibarı göz ardı edilmektedir.Fiziksel değişim geçirdikten sonra daha ezik hale gelen Gregor, değişim geçirmeden önce ezik olsa da ailenin geçimini sağladığı için birinci plandaydı. Görülüyor ki aile
Kitabın yazılış şeklinden midir bilmem çok ayrı bir bağ kurduğum kitaptır. Jean Dominique.. Tıpta "locked in sendromu" olarak geçen bir tür felç hali. Sadece tek bir göz kapağı hareket edebilmekte. Bilinç açık. Ne izlemek istediğini, kiminle görüşmek istediğini herşeyi anlatmak için sadece kırpabildiği bir göz kapağı var. Kimin aklına gelir ki Jean Dominique'in göz kırpmayı böyle basit işlerde kullanmayıp kitap yazacağı. Hayatı yazı yazarak geçmiş bir insanın hastane yatağında göz kapağını milyonlarca kez kırparak yazdığı bir öykü. Ben beğenerek okudum tavsiye ederim.
Mübarek bir tek ölüme çare değil. Başın mı ağırıyor ov gitsin. Felç mi geçiriyorsun veya kalp krizi. İlacı burda işte.
74 yaşında hiç doktora gitmeyen gayet genç sağlıklı bir adam, öyle boş bir adamda değil yani bilmem nerenin başkanı her sabah ilk idrarınızı için diyor. Kokusu kötü ise içine esans damlatabilirsiniz elbette.
Güzellik kremlerine estetiğe harcanan paraya yazık. Sürün gitsin. Egzema, sedef bronşit daha binlerce hastalığın tek ilacı idrar.
Okumak isteyenler için yadi.sk/i/luCXTKfD3PALz8
Merhaba, bu kitabı isminden etkilenerek almıştım :) ancak kitap sonunda havalı bir isimden çok daha fazlası olduğunu gördüm. heyecan verici, merak uyandırıcı ve elinizden 1 dakika bırakamayacağınız kadar sürükleyici bir yapıt. ayrıca senaryoya da çok elverişli, yakın zamanda beyaz perde uyarlamasını göreceğiz eminim :)yazarın dili akıcı ve sade, olay örgüsü ve karakter analizlerinide çok başarılı vermiş. size keyifle suçlu kim merak etmek kalıyor sadece, konusu birbiriyle bir bağlantısı bulunmayan kaçırılan, işkence edilen ve sonunda lobotomi uygulanarak felç edilmiş, bütün anıları, insani fonksiyonları ellerinden alınmış bir vaziyette serbest bırakılan kadınlar. peki ama neden? kurbanların birbirleriyle en önemlisi suçluyla bağlantısı ne olabilir? gerilim, aksiyon ve başarılı polisiye arıyorsanız, şiddetle tavsiye ederim :)
Evet, bir mükemmel kitap daha okudum, mutluyum. Ben, geçmiş ve günümüz şeklinde ilerleyen, sır perdesinin günümüzde aralanmasına dair kitapları seviyorum ve Sarah Jio da bu konuda çok iyi.
Böğürtlen Kışı oldukça hüzünlü bir hikâyeydi; hem günümüzde hem de geçmiş zamanda. Kitapta kızdığım noktalar oldu. Ben, az biraz çirkefim galiba; bu sebeple
