400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Hayatı, iskambilden yapılmış bir kule gibiydi ; yıkılması için tek bir hamle yeterdi..." Tallie Jones, başarılı bir Hollywood yönetmenidir. Tüm bu başarı, şöhret ve zenginliğine rağmen sıradan bir hayat yaşar Tallie. Asistanı ve on yedi yıllık en yakın arkadaşı olan Brigitte ise Tallie'nin aksine onun sağlamış oldukları ile Hollywood yıldızlarını aratmayacak bir hayat sürmektedir. Tallie işine tutkuyla bağlı bir kadın olmasına rağmen özel hayatında uzunca bir süre mutluluğu bulamaz Ta ki ünlü Hollywood yapımcısı Hunter Lloyd ile karşılaşana kadar. Dört yıldır birliktelerdi ve mutlulardı. Ya da Tallie öyle sanıyordu... Her şeyin yolunda gittiği ve yeni bir film için anlaşma yapacakları yatırımcıların hesap denetimi istemesi üzerine Tallie hayatının hiçte onun sandığı gibi mükemmel olmadığının farkına varır. Önce soyulduğunu, sonra da aldatıldığını öğrendiğinde büyük bir şok ve yıkım yaşar. Hayatı altüst olmuştur ve ne yapacağını bilemez durumdadır. Belki de hayatının altüst olması yepyeni güzellikleri, aradığı aşkı ve huzuru getirecektir Tallie Jones 'a....
Uzun Metrajlı Hüzünler
Uzun Metrajlı HüzünlerDanielle Steel · Novella Yayınları · 201484 okunma
172 syf.
·
Puan vermedi
Aysel
Bu kitap için inceleme yapmaktan imtina ederim. Ulvi ve manevi bir makama hizmet ettiğini belirtmek amacıyla yazarın ve sonrasında okuyupta hayatını değiştirmiş nice insanların alıntılarını ekleyeceğim yalnızca. "..Uçakta Türkiye’ye gelene kadar kitabı bitirdim.Allah’ım o ne duygu tufanıydı! Atmış yaşındaki bir insanın, bir çocuk gibi
Aysel
AyselHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 20124,217 okunma
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Okuduğumuz kitapların bir ruhu vardır. Ayrı bir iklimi ve mevsimi de... "Yaşanmayacak Kadar Güzel"in ise mevsimi kış, ruhu hüzünlü, kederli bir o kadar mücadeleci fakat kırgın ve isyankar. Zira yazıları daha öncede okumuştum fakat yeniden okumak bana çok daha başka hissettirdi. Nitekim sevinçleri, mutlu hatıraları yazıp, anlatmak kolaydır. Ancak hayat karşısında alınan yaraları ve çaresiz kalışları yazmak ve bunu başkalarıyla paylaşmak çok az kişinin gösterebileceği bir cesarettir. Öyle ki Gökhan Bey, yaşadığı onca hüzünlere, başından geçen zorlu imtihanlara, yaralarına, ayrılıklarına rağmen yine de biz okuyucularına küçük bir pencere açıyor ve tıpkı gecenin karanlığında yıldızları gösterir gibi hayat yolculuğumuzda da asla vazgeçmeyerek devam etmemizi öğütlüyor. Bunu ise kulağa alışılagelmiş sözlerle ya da gerçeklikten uzaklaşarak yapmıyor. Bilakis dünyanın acımasız olduğunu her defasında vurgulayarak yapıyor. Belki bunu diğer psikologların kullandığı dile nazaran tuhaf karşılayabilirsiniz. Zira ilk kez Gökhan Bey'in kalemini okuyanlar fazla melankolik bulabilirler. Fakat kendi adıma şunu net olarak yazabilirim ki kalemini de kitaplarını da başka kılan kullandığı bu üslup. Ayrıca Kemal Sayar da takdimin de bunu açıkça ifade ediyor. Son olarak dünyada yalnız olmadığımızı hissettiren ve yaralarımızdan bir gün çiçeklerin mutlaka açacağına bizleri inandıran bu güzel kitabı okumanızı tavsiye ederek, iyi okumalar dilerim.
Yaşanmayacak Kadar Güzel
Yaşanmayacak Kadar GüzelGökhan Ergür · Profil Kitap · 2023142 okunma
400 syf.
8/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
İspanyollar tarafından yağmalanmadan önce dünyanın en büyük piramitini inşaa ettiler, çoğu Avrupa kentinden çok daha büyük şehirler kurdular, kendi ekonomik düzenleri ve dinleri ile gelişmiş bir imparatorluk kurdular. İspanyollar tarafından getirilen hastalıklar ve işgaller ile beraber yok oldular. "Yeni keşfedilmiş milyonlarca üyesi bulunan bu halkın ne büyük bir vahşilik ve ilkellik içerisinde yaşadığı ve yeni kıtaya ayak basan İspanyolların "beyaz adamın yükünü" sırtlanarak buradakilere uygarlık getirdiği söylenir. Peki ama gerçekten bu anlatı doğru muydu? Aztekler İspanyollarla karşılaştığında sefalet içinde miydi? Teknolojiyi, bilimi, kültürü, refahı ve uygarlığı bu topraklara Avrupalılar mı getirmişti? Yaşanması tercih edilmeyecek bir hayat mı sürüyorlardı? Aztekler: Yağmalanan İmparatorluk Amerikan yerlilerinin tarihini, büyük titizlik ve orijinal tarihi verilerin sunduğu isabetle yeni baştan ele alıyor. Yeni Dünya'nın insanlarının tarihini ilk defa, yerli halkın kendisi tarafından yazılmış metinlerin bütün zenginliğinden beslenerek sunuyor.Camilla Townsend, yerli Meksikalıları egzotik ve kana susamış figürler olarak gören Avrupalı klişelerin yerine onların daha anlaşılabilir ve insani tasvirlerini ortaya koyuyor. Bu çalışmada, fetih ne bir kıyamet anı ne de Meksikalıları var eden bir başlangıç hikayesidir: "Mexica" halkı, Avrupalıların gelmesinden çok önce kendisine ait bir tarihe sahipti ve İspanyol kültürüne ve sömürgesine öyle kolayca teslim olmadı. Aksine politik tabiiyetlerini yeniden düzenlediler, yeni yükümlülüklerine uyum sağladılar, yeni teknolojileri benimsediler ve hayatta kaldılar".
Aztekler Yağmalanan İmparatorluklar
Aztekler Yağmalanan İmparatorluklarCamilla Townsend · Kronik Kitap · 20238 okunma
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Onunla olan bir hayatın içinde onsuzluğu göze almıştım. Yazardan okuduğum ilk eser. Ve ben hayran kaldım… Kalemini aşırı sevdim kitap bana istediğim her şeyi verdi. Bir kitapta en çok sevdiğim şey kitabı hissetmek olayları, duyguları, yaşanmışlıkları ve yaşanılacak olan şeyleri. Yazar bunları çok güzel bize aktarıyor. Aile ve arkadaşlık
Şimdi Işıkları Söndürmeli
Şimdi Işıkları SöndürmeliSümeyye Koç · İndigo · 2023153 okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Herşey geçer herşey kalır
Sayın Honore de Balzac sizinle tanışmak onuruna kavuştuğum için çok mutlu olduğumu bilmenizi isterim. SPOİLER İÇERİR Paris'in kenar mahallesinde bir pansiyonda yaşanan dramatik bir öykü Goriot Baba...Goriot baba zengin bir tüccar ve iki kızı var,hayatını kızlarına adamış henüz sağlığında mirasını iki kızına eşit paylaştırıp ikisinide evlendirmiş.buraya kadar herşey normal ama yaşarken paranı malını mülkünü vermeyeceksin bu bir hayat dersidir.gel zaman git zaman Goriot babayı yük olarak görmeye başlayıp hayatlarından uzaklaştırmışlar. Kitabı okurken aynı zamanda bir sabır testinde de geçiyorsunuz,kitaptaki karakterlerin farklı isim ve ünvanları konuya motive olmanızı zorlaştırıyor isimlerin ve ünvanların bu kadar fazla olması neye hizmet etmiş anlayabilmiş değilim.19.yüzyıl Paris jet sosyetesinin rezilliklerine de şahit olacaksınız bu yönüyle Tolstoy'un Anna Karenina romanına benzediğini belirtmek isterim. Goriot baba sefalet içinde can verdiğinde yanında o çok sevdiği kızları yoktu, cenazesini iki üniversite öğrencisi kaldırdılar bu fazlasıyla dramatikti.okuyucusuna hoş bir edebiyat zevki tattırırken aynı zamanda bir hayat derside veriyor. Şahsım olarak zor günler geçirdiğim bir döneme denk geldi bu kitap.ne bu kitabı unuturum ne bugünleri,unutulacak dünler var evet ama ben başarabilirmiyim bilmiyorum. Sağlıcakla kalın..
Goriot Baba
Goriot BabaHonore de Balzac · Can Yayınları · 201715,1bin okunma
Reklam
592 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.