Lilith, güçlü bir kadın figürü olarak tasvir edildiği için ilham vericiydi. Saramago, onun gücünü ve özgünlüğünü vurguladı kitap boyunca. Ayrıca varlığı, adalet ve toplumsal normlar üzerine derin sorgulamalara yol açıyor romanda.
Saatin tik-taklarından etkilenmez, toplumun dayattığı normlardan korkmaz. Sınırların dışında dolaşır, düşünceleri sarsmak onun varoluşunun temel prensipleridir.
Karanlıkta dans ederken, kendi karanlığına dokunur. Vicdan dedikleri kuralları sorgular ve kendi adaletini yaratır. Çünkü o Lilith, kendine ait bir varlık.
Geleneksel mitolojide bildiğim hikayelerden farklıydı ve onun iç dünyasına girmek, beni kitaba bağlayan ana etmen. Gizemli ve çekici kişiliği, hikayeye büyük bir heyecan katıyor, tam olarak böyle hayal ediyordum diyemem fakat bu role çok benzerdi. Lilith'in güzelliği ve güçlü duruşu, ona hemen dikkat çekici bir karakter özelliği kazandırdı zaten. Onun karanlıkla uyumu ve doğanın gücüne olan inancı, mistik geliyor açıkçası. Antik Çin'de bir tapınakta Budist öğretiler ile zaman geçirmemi veya Orta Asya da yer alan bir Kam ayinine katılma ihtiyacımı körüklüyor. Bazen deniz, bazen bir orman çocuğu oluyorum. Doğanın içinde kaybolmak ve onunla uyum içinde olmak, şu betonarme dünyadaki tek hayalim.
Lilith karakteri, kadın gücünü ve kimlik arayışını vurgulayarak; mitoloji, felsefe ve toplumsal eleştirileri harmanlıyor eserde. Kitap geniş bir yelpazede etkileşim gösteriyor, okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya teşvik ediyor. Tabi salt zevk için okuyorsanız ve zincirlerinizden memnunsanız orası başka.