Kitap gerçekten çok güzel, çok zevkle okudum su gibi aktı gitti, başlayınca bırakmak istemiyosunuz kısa sürede bitiyo zaten, gerçekten canım kardeşim yazdı diye demiyorum çok iyiydi abi okuyun, okutturun mutlaka
Bize Kalan?SefirBey · Dorlion Yayınevi · 2021109 okunma
CANIM İSTANBUL
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda
Peki, Halikarnas Balıkçısı neden seviyor bu kadar “Merhaba” sözcüğünü. Kendisinden dinleyelim de, toprağımıza “merhaba” tohumları eksin, birbirimizin yüzüne bakmaya dahi tenezzül etmediğimiz şu zamanlardan geçerken…
“…‘Rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. ‘Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi
Bismillah
İlk defa bir kitabı bitirirken ağlayarak bitirdim içinde fahreddin paşanın resimlerin olması size de o duyguyu verecektir .Aslında ne söylesem hep söylemediğim birşeyler kalacak asıl adı ömer fahreddin Türkkan herkes tarafından bilinen lakabı çölkaplanı ve medine müdafi
Ömer fahreddin asker olmayı çok istiyor annesi pek taraftar değil
Yirmisekiz Çelebi Mehmet Paris Sefaretnamesi
!!!! ( Spoiler içermektedir ) !!!!
Yirmisekizinci Mehmet Çelebi, padişah III. Ahmet döneminde Paris’e sefir olarak gönderilmiş kişidir, tam manasıyla günümüz ( kendi dönemi içinde aynı şeyi söyleyebiliriz) ‘’büyükelçilik’’ makamı tanımını karşılamasa da Osmanlı açısından büyük bir adımdır ve öneme
Yazarın okuduğum ilk eseri. Akıcı kitaplardan, okurken sıkmıyor.
Selva ve Sabiha iki kızkardeştir. Selva'nın Yahudi bir gençle evlenmesi aile bağlarını özellikle babasıyla olan ilişkisini kopartmıştır. İstanbul 'da barınamayınca eşiyle Fransa'ya gider Selva. Ama yaklaşan savaş ve Yahudi düşmanlığı yüzünden burada da rahat edemeyecektir karı koca. Ablasının eşi Macit Bey ve sefir Tarık kendilerine yardım ederken, İstanbul'a dönüş yolunda daha kimler olacaktır?
Piyanist filminin farklı bir versiyonu gibiydi roman.Mazlum, hangi dinden olursa olsun zahmet içinde. Romanda Yahudi halkına yapılan zulümler iç parçalayıcı.
Eserde sonlara doğru Selva'nın oğlu küçük Fazıl'ın bağırsak enfeksiyonu sırasında etrafındakilere yaşattıklarına gülmekten kırıldım. Bazen çirkin ve kötü görünen şeyler hayat kurtarabiliyor. Ve Selva babasıyla tekrar uzlaşacak mıdır?
Tarih kitabı okumak istemiştim bu aralar. 1. Dünya Savaşı yıllarında Amerikan Sefiri'nin hatıratını okumak, bana olaylara dıştan bir bakış açısı kazandıracak diye düşünmüştüm. Ancak kitap tamamen propaganda kitabı, hatta kitabı bir ekip bile yazmış olabilir, kimi yerlerde yazım üslubu değişiyor. Klasik Amerikanvari tavır sergileniyor
Kıştan Yaz'a/Hüseyin Berkay Aydın(Sefir Bey)
Selam arkadaşlar
Bugün sizlere yine bir polisiye kitap ile geldim.
Yazarımızın 2.kitabı. Kitap sade ve akıcı bir dile sahip.
Öyle bir heyecan ile okudum ki.
Başkomiser Zaim ve ekibi yeni favorilerim arasında.
Öyle hemen katili tahmin etmiyorsunuz benim için polisiye de en önemli nokta bu.
Kitabımızın konusu ise Başkomiser Zaim'in tanık olduğu bir cinayet ile başlıyor. Fakat bu bir cinayet ile sınırlı kalmıyor.Peşpeşe işlenen cinayetlerin hem yaşı büyük hem de tek bir ortak noktaları var. Bundan sonrası Zaim ve ekibinin profesyonellikleri devreye giriyor. Kitabın sonunda katiline çok üzüldüm sonunda bazen insanlar buna mecbur bırakılıyor. İşte buradaki katilimiz böyleydi.
1987 de başlayan intikam duygusu günümüze uzanan cinayetler.
Ben çok severek okudum sizlerede tavsiye ederim.
Bildiğim kadarıyla devam kitabıda gelecek keyifle bekliyor olacağım
CANIM İSTANBUL
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda
İsmet İnönü'nün 100. yıl önce 24 Temmuz günü Lozan'da imza attığı antlaşma, üç ay sonra ilan edilecek Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu belgesidir. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan yeni devletin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasıdır. İmzaların atılmasının üzerinden geçen bir asrin ardından "Lozan hezimet mi,
