Kimimiz Ömer Seyfettin'i sadece Falaka isimli hikayenin muellifi olarak biliriz. Çocuk öyküleriyle ilköğretim müfredatına uygun didaktik bir üslupla çocuklarımıza iyi ögütler verir. Zaten çocukları geleceğe hazırlayamayan milletler hep kaybedegelmiştir. Ama Ömer Seyfettin sadece çocukları düşünmemiş, gelecek bin yılın ülküsüne payanda olabilecek tasarılarını mensubu olduğu milleti için tasavvur etmiştir. Hem de hasta adam olarak nitelenen boğazına kadar çamura batmış bir toplum içinde... İdeallerin ve fikirlerin ölümsüzlüğü ona bağlanan düşünce rabıtalarının çokluğuyla ilgilidir. Seyfettin, devrinin kutup yıldızdır. Onunla irtibat kuran her insan fikirle güçlenip milli kimliğini keşfeder. Türkçülüğü toplumun müreffeh günlere dönüşü içindir. Geleceğin huzurlu günleri için düşüncesinin özünü son damlasına kadar milletine vermek için yazmış, tefekkür etmiş, yeri gelmiş kanını ve canını ortaya koymuştur. Onun bu eseri idealizimin başkalarına bulaşması için vücuda getirilmiştir. Ahlaken, vicdanen, bedenen milli ruhla bezenmiş yeni nesillerin vatanı güzel günlere ulaştırabilmesi için fikir her şeyden daha önemlidir. Fikir matbuatla konferansla dersle sohbetle taliplerine iletildikçe yaşar. Seyfettin fikriyle milletini yaşatmasını bilmiş, ideallerinin ruhunu çıkmazdaki mağdur ve mağlup insanına verdiği gibi zor duruma düşecek gelecek nesillere de vermiştir. Onun diri fikirleri yeni cumhuriyetle amacına ulaşmış fakat ne yazıktır ki o bu günleri görememiştir. Ama bir gerçek var ki milletini ihya edecek fikirler ölümsüzdür. Ömer Seyfettin fikirleriyle kitaplarıyla yaşıyor, yaşayacak milletine rehber olacak...
