112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
İki güzel hikaye, iki trajik son. Aslında Balzac iki öyküsünde de öyle bir gidişat sunmuş ki okuyucuya, sonları tahmin etmemek imkansız hale gelmiş. Her iki hikayeyi de çok beğendim, ancak Bilinmeyen Başyapıt benim için Kırmızı Han'dan daha güzeldi diyebilirim. Hikayelere gelirsek; Bilinmeyen Başyapıt üç ressam çevresinde dönen bir hikaye. En genç ressamımız yeni geldiği şehirde ünlenme peşinde, ayrıca aşkı da bulmuş durumda. Ancak hikayenin gidişatı aşk ve sanatı arasında onu bir seçime zorluyor. Orta yaşlı ressamımız ünlü biri. Saraya resim yapmış, adı bilinen bir ressam. Ancak kendini hala çok yeterli görmüyor. Bunun nedeni de resimlerindeki hayat enerjisini yeterli düzeyde veremiyorsun eleştirisi alması. Bu eleştiriyi yapan ise yaşlı ressamımız. Öylesine yetenekli ve resme canlılık üflenen gizi bulmuş ölmüş bir ressamın tek çırağı aynı zamanda yaşlı ressamımız. Bilinmeyen Başyapıt, işte bu yaşlı ressamımızın ömrünü adadığı yapımı on yıl süren resmini konu alıyor. Kırmızı Han ise, bir yemek masasında konuşulan bir geçmiş zaman hikayesini anlatıyor. Bu hikayede iki kurban bulunuyor, biri masum bir suçlu, diğeri ise kurbanın kendisi. Yemek sonunda ise gerçek suçlu ortaya çıkıyor. Sonuç olarak güzel, kısacık ama tekrar okunur hikayeler barındıran bir kitaptı
Bilinmeyen Başyapıt - Kırmızı Han
Bilinmeyen Başyapıt - Kırmızı Han
. Tavsiye ederim, keyifli okumalar...
Bilinmeyen Başyapıt - Kırmızı Han
Bilinmeyen Başyapıt - Kırmızı HanHonore de Balzac · Cumhuriyet Kitapları · 19993,791 okunma
343 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Merhaba, Kitapla alakalı öncelikle şunu belirtmeliyim. Bu bir roman değil. Daha üst bir şey(tabii böyle bir derecelendirme varsa) felen de değil. Gerçek anlamıyla bu bir roman değildir. İroni yoktur. Ohhhh be rahatladım. Evet devam edersek peki nedir bu, roman yazıyor künyesinde ama değil diyorsun o zaman cevap ver diyebilirsin. Edward Abbey'in
Çölde Tek Başına
Çölde Tek BaşınaEdward Abbey · BilgeSu Yayınları · 20195 okunma
Reklam
Kızın her şeyi ağır ağır içine işliyordu. Onda bir şey sevgilileşiyor, bu kızda her şey ağır ağır kusursuzlaşıyordu. Bir gün artık o hale geldi ki onsuz her şey, yalnız her şeydir. Artık ne masallar masaldır. Ne hikâyeler hikâye. Öyle bir dünya düşünelim ki hiçbir şairi yoktur. Öyle bir memleket düşünelim ki, müzik yasak edilmiştir. Meyhanelerin şarabı sirkeleşmiştir. Düşünelim ki, bütün evlerin kapıları sokağa kapanmış, herkes evinin içinde perdeleri sımsıkı kapanmış eğlenir. Fahri o kızla olmadığı zaman işte dünya bütün çıplaklığı, acılığıyla beraberdir.
Sayfa 85 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (5. Basım - Ocak 2017)Kitabı okudu
2020 #SonİftarıBeklerken size biraz Açlık’tan bahsedeyim. Öncelikle henüz bu kitabı okumamış olan varsa mutlaka okumasını tavsiye ederek, yine bu paylaşımımda spoiler olabileceği uyarısında bulunmuş olayım. Bu kitaptan önce Martin Eden’i okumuş olmam da ayrı bir tevafuk. Zira hikâyeler birbirine çok benzer. Dahası Andreas hikâyenin sonunda
136 syf.
6/10 puan verdi
Islak Kibritler bir ilk kitap. Kitabın ismi, kapağı, arka kapak yazısı size tam olarak ne beklemeniz gerektiğini anlatıyor. Arka kapaktaki ifadelerle, bu kitaptaki öyküler “… kurumuş bir kuyudan su çekmenin, bir çukurun içini boşaltmaya çalışmanın, ıslak kibritleri tutuşturmaya çalışmanın öyküleri”. Hüzün, kitabın ilk öyküsü Kum’dan itibaren bütün
Islak Kibritler
Islak KibritlerAkif Hasan Kaya · Okur Kitaplığı · 201232 okunma
Demem o ki, beni biraz anla… Öpüyorum bütün esmerliğinden, omuz çukurundan, alnının tam ortasından, kaderine teğet geçsin dudaklarım. Bir gün benimle de dans et istiyorum. Sadece sus ve dans et. Soru sorma, bırak bütün acemiliğimi ayaklarına basarak atlatayım. Sen öğret bana gereken bütün figürleri. Avuç içim avuç içinle birleşsin. Sonra öpeyim avuç içini, huzuru garantilerim, anlık da olsa… Beraber Niğde gazozu içelim seninle, ayaklarımızı uzatıp Küçük Prens’i okuyalım ne de olsa “İnsan üzgün olunca gün batımının tadına daha iyi varıyor.” Biz üzgün olmayalım ama. Berecebilirsem şayet, tırnaklarına oje sürmeyi öğret bana, uğur böcekleri konsun parmak uçlarına. Öyle süper güçlerim yok benim. Yorgun bir günün ardından ayaklarına masaj yapabilirim, sana bilmediğin hikayeler anlatırım,- inan bana hepsini uydururum- , sırf sen istiyorsun diye aptal bir diziye sabredebilirim yüz yirmi beş dakika, saçlarına fön çekebilirim, bigudilerini saçlarından seni incitmeden çözebilirim, sigaranı yakabilirim kirpiklerini tutuşturmadan… Falan filan işte… Neyse canımın içi, bitirmem gerek. Niçin bitirmem gerek onu da bilmiyorum. Sadece uzamasını istemedim. İstersen daha da uzatırım. Hatta sen bir kitap bile olabilirsin farkında olmadan… Kendine iyi bak, benim için. Eyvallah.”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.