"...Unutma, insan tüm dünyaya karşı savaşa bilir ama kendi kanından olana kılıç çekemez." Saz bülbülü
Sayfa 331 - Ephesus, Saz bülbülü, Medusanin ölü kumlariKitabı okudu
GALİBA DÜNYANIN SONUNA GELDİK
Galiba dünyanın sonuna kaldık Gelin belli değil kız belli değil Ne nasihat duyduk ne öğüt aldık Sohbet belli değil söz belli değil Dünya güzellendi tadı kalmadı İnsanın edebi udu kalmadı Günahın sevabın adı kalmadı Hakikata giden iz belli değil Aylarca yol çeken develer atlar Onları kurtardı bu ferasetler İnsanlar yol için taktı kanatlar Yokuş belli değil düz belli değil Hasta gönlün tedavisi zoraldı Gizli sır kalmadı aşikar oldu İrenkler çoğaldı boya bozuldu Kumaş belli değil bez belli değil Veysel nene gerek dünyanın hali Kimi hasır dokur kimisi halı Tam çalgıya karıştırdık kavalı Davul belli değil saz belli değil
Âşık Veysel
Âşık Veysel
Reklam
İnsanlar bazen doğuştan mahkum olurlar, saz parçası kendiliğinden kırılırdı.
Dergah YayınlarıKitabı okudu
Anadolu'nun küçük bir köyünde bir çocuğun gözleri, ateşli bir hastalık sonucu görmemeye başlar. Baba bir gün diğer çocukların artık oğluyla oynamamaya başladıklarını fark eder; gidip şehirden oğluna bir çalgı aleti alır, çocuk onunla tıngır mıngır vakit geçirir. Bir süre sonra gerçekten bir şeyler çalmaya başlar. Sonra, yakındaki köyden bir adam, çocuğun yetenekli olduğunu düşünerek ona ders vermeye başlar. Çocuk yeteneğini çok geliştirir. Çok zeki, yaratıcı ve hazırcevaptır. Hatta bir gün gurbette sazı kırılınca bir dostundan saz almak ister, dostu fiyatına "yüz elli lira" der. Garibanın cebinde sadece elli lira vardır. "Bu elliyi al, yüzüne tükürürüm" der. Şaka öyle hoşuna gider ki satıcının, kalan yüz lirayı almaz. O görmeyen çocuğun adı Veysel. Farkında mısınız? Anne baba olarak yapmanız gereken şey, çocuğun eline o sazı vermek. Siz onun yeteneğini keşfetmesine olanak tanıyın ve mücadele gücü kazandırın, gerisini ona bırakın. Bir seminerimde bu olayı anlattığımda bir yönetici el kaldırdı: "Hocam, ben Sivaslıyım, Âşık Veysel'in köyündenim. Size daha da ilginç bir şey söyleyeyim, bizim köye ilk meyve ağacını Âşık Veysel dikmiştir" dedi. Yüzyıllardır gözü gören o kadar insan var ve köye ilk meyve ağacını gözleri görmeyen biri dikiyor.
Sayfa 120Kitabı okudu
Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı. Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor Bin yüzlü Ebrehe’ ler, kara filler geliyor Şimdi devran
Ab-ı Dide Dilde...
Ey âfitâbcemâlim; Gözlerden dökülen kelimeler ise; Kalp makamından musikiye saz, Saza söz, Söze gelen, aşk olur mu? Ey desti dilberim; Gözler konuşmadıkça kelam olur mu? Kelam-ı mahşer dile sûkut reva mı?.. Muaşaka; alacakaranlık... Yoksa gül-i ruhsarın izarından süzülen; Bade gözlerin şafağında mı?
Nuh Karaaslan
Nuh Karaaslan
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.