İslâm’ı, İslâmî kaynak ve terimleri hakkıyla bilen ender kişilerden biri. Bundan kasdım, ansiklopedik bir bilgiden çok özümsenmiş bir bilgi. O, vukuflu bir İslâm âlimi olarak birinci el, Arapça kaynaklara atıfla işlediği konularda aktif tavır alıyor; Şeyhülislâm Mustafa Sabri ile birlikte Mâtürîdiye’yi eleştirerek Eş’ariye’yi teolojik bir mezhebin ötesinde İslâmî paradigmanın kendisi olarak görmesinde olduğu gibi. Eser boyunca işlediği “şeriat, fıkıh, sünnet, bid’at, maslahat, tahsin, takbih, içtihat, taklit, telfik, ihtilâf, kader” gibi çağdaş İslâmî tartışmanın merkezinde yer alan bütün konularda onun aktif tavrını görmek mümkün. Onun Muhammed Abduh gibi İslâm modernistlerinin görüşlerinin bugüne kadarki en kapsamlı ve derin eleştirisini yaptığını söyleyebilirim. Dizininden anlaşılacağı gibi, Ubeydullah Debûsî’den Cemâleddîn Kâsımî’ye, Molla Fenârî’den Ali Haydar’a gelmiş geçmiş sayısız İslâm âlimine atıf yapılması, incelemedeki perspektifin genişliğini gösteriyor.