Lozan Antlaşması, On İki Ada
Türkiye'nin işgal, girişimine karşı biz önce Atatürk'ün liderliğinde bir Milli Mücadele gerçekleştirdik. Sonra ise bir öiMudanya Mütarekesi yaptık. Bu mütarekeye göre Balkan sınırlarımız aynen 1912-13 Uşi/Londra Antlaşmaları gibi kabul edildi. Şimdi bazı bilgisiz kesimler diyor ki, "Lozan'da On İki Ada'yı vermişiz." On İki Ada Balkan Savaşı'nda zaten İtalyan işgali altındaydı. Lozan' da kimsenin oraları verdiği de yoktu. Nitekim kime ait olacağı İkinci Dünya Savaşı sonunda belli oldu. Kuzey Ege Adaları ise Balkan Savaşları'nda zaten işgal edilmişti. Onlar Yunanistan'da kaldı. Yine bazıları diyor ki, Türk ordusu Batı Trakya' ya girseydi... Ancak Yunanistan Anadolu'daki hizmetten sonra bütün kolordularını bugünkü sınırlara değil, Selanik'e yığmış ve orada beklemeye başlamıştı. İki taraf için de çok uzun sürecek bir savaş ihtimali vardı. Öyle, "Yürüseydi" demek, devrilen arabaya yanlış yol göstermek gibidir.
Sayfa 268 - Kronik KitapKitabı okudu
İnancın toplum mühendisliğindeki yaygın etkisini, toplumun makineleşen düzeniyle birlikte düşünmek, gerçeğe ulaşmak bakımından oldukça faydalı olur. Bugün toplumda orta direk denilen orta gelir düzeyli insanların yaşamlarının ne kadar homojen olduğu şaşırtıcıdır. Haftalık çalışma rutini, haftasonu AVM etkinliği ve pazar sabahı miskinliğinden oluşan bir planın yıllarca sekteye bile uğramadan devam etmesinin yarattığı motor alışkanlıkların kolay kolay terk edilemeyen bir yaşama yöntemi inancına dönüşmesi -aslında evrilmesi daha doğru bir sözcüktür- bireylerin tek tek ve toplamda da toplumsal düzeyde entelektüel gereksinimlerinin azalmasına, hatta yokolmasına neden olmaktadır. Entelektüel gereksinimler sanatla, sporla, edebiyatla, felsefeyle, bilimle ilgilenmeyi gerekli ve çekici kılar; hepsi yaşamın bizatihi kendisini ve bireyin yaşam içindeki varlık sorununu anlamlandırmayı ve doğru bir yaşam kalitesi konumlandırmayı sağlar. Sığ bir entelektüel gereksinim düzeyi aynı düzeyde sığ ve anlamsız, motor etkinlikler içinde kaybolmuş bir yaşam ortaya koyar. Sanatın, bilimin, felsefenin, sporun, sinemanın ve daha sayamadığımız pek çok sanatsal, sosyal ve kültürel etkinliğin hem ortaya çıkış nedeni hem de şimdiye kadar varoluş sebepleri entelektüel dünyaya yatırım yaparak yaşamı daha kaliteli hale getirmekti.
Reklam
Alman Seviciliği Değil
"Birinci Dünya Savaşı için, Türklerin baştan Alman taraftarı olduğu söylenir. Öyle değildi. İttihatçılar en başta İngiltere ve Fransa'ya yanaşmak, onlarla müttefik olmak istiyorlar ama dışlanıyorlar. Niye dışlanıyorlar? İçeride Alman taraftarlığı olduğundan değil. Zannediliyor ki, Balkan Savaşları ile birlikte Türklerin askerlik özellikleri kaybolmuş gitmiş; "Ne yapacağız onları!". diyorlar."
"Bir felaket yaşanmadan evvel birbirlerine gösterdikleri anlayışsızlığı, felakete uğramış kişilere karşı bir acıma duygusuna dönüştürmekte insan kadar usta bir tür yoktur. Çünkü yalnızca insan bilir içten içe yanmanın ne demek olduğunu."
Balkan ülkelerinin bazılarında branş olarak bulunmasına rağmen hiçbirinde Türk filolojisi ve tarihi Batı Avrupa ülkelerinde olduğu kadar ehliyetli bir şekilde yapılamaz. Hep başkalarını tenkit etmeyelim, bizde Bizantinist ve Slavistik gibi branşlardan söz edilebilir mi? Hayır. Bunlar olmadığı takdirde biz Osmanlı İmparatorluğu’nun nasıl geniş bir vadide kurulduğunu, bizim sandığımızdan da muhteşem ve karmaşık tarih olduğunu nereden anlayabiliriz? Bilimin yöntemleriyle incelenmeyen bir tarihin getireceği yorum her zaman çocukçadır.
Bize Rumeli’yi kaybettiren Balkan Harbi, tarihimizde bir kilometre taşıdır; tarih bilincimizi, milliyetçiliğimizi belirleyen bir olaydır.
Reklam
1.000 öğeden 671 ile 680 arasındakiler gösteriliyor.