Günahlarımız inatçı, gevşek tövbemiz;
İç döker, acısını çıkarırız bol bol,
Ve dönerken sevinç verir bize batak yol,
Kirlerimiz pis yaşlarla yıkanır deriz.
"..toprağı tüketip çölleri büyütüyoruz, ırmaklarımız birer batak, okyanuslar can çekişiyor, ama iman, ahlak, düzen ve maddi çıkar bizi ilkel topluluklar halinde yaşamaya mahkum etmek için el birliği ediyorlar."
Nasılsa yarın gene ruhunu kirletecek, kalbini kıracaktım. Fakat uğradığı hakaret artık asla içinden çıkmayacak; düştüğü batak ne kadar zorlu olursa olsun, ruhunu yükseltecek, kinle arındıracak olan da yine hakaretimdir…
"Ey Yolcu! Sakın unutma, hatırla. Ben yalnız yaşayan at yetiştiricisi Asklipiodotos, eşi bulunmaz bir kadın olan Sergios kızı, eşim Eleni'yi selamlıyorum."
(1997 yılı Ocak ayında, Kanalizasyon hattı çalışmaları sırasında, Sapanca Rüstempaşa Mahallesi, Batak mevkii'nde, Sapanca Gölü'ne 200 m. mesafede ve 5 m. derinlikte bulunmuştur.)
Tanrı Marx tarafından cennetten kovulmuş, Freud tarafından bilinçaltına sürgün edilmiş ve Nietzsche tarafından öldüğü ilan edilmemiş miydi? Darwin onu empirik dünyanın dışına sürmemiş miydi? Tam olarak değil. Düşünce ve tartışmalardaki sessiz devrimi sadece yirmi yıl önce hemen hemen kimse önceden göremezdi, Tanrı geri dönüyor. Daha da şaşırtıcı olan bunun teologlar ve sıradan inananlar arasında değil... (...) şu anda filozoflar arasında Tanrı’nın varlığının ihtimali hakkında konuşmak bir nesil için olduğundan çok daha saygıdeğerdir.
Sayfa 12 - İz - Time (April 7) 1980’den aktaran Kelly James Clark