Yabancılığın yeri ve zamanı vardır. Burada ve şimdide başlar, uzak ya da sabit bir ide değildir. Çeviriler, hususi ve yabancı dil arasındaki yarık kapanmaksızın, bir dilden başka bir dile geçerek yabancılıktan pay alırlar. Mesela Walter Benjamin iyi bir çeviriden "şeffaf ve saydam" olmasını ve de orijinali örterek gizlememesini talep eder. Beri yandan Heidegger, çevirmeyi [Übersetzen], karşı kıyıya geçirme veya öte yakaya nakletme [Übersetzen) olarak anlar. Bu noktada çeviriler, ki farklı dil ve kültür dünyaları arasında gezinirler, Hususi'nin her milliyetçi, geleneksel dinsel veya kültür-emperyalist kültüne karşı deva ve ilaçtırlar.
Edebiyat eleştirmeni Walter Benjamin, mükemmel bir ifadeyle, "Hiçbir kültürel belge yoktur ki aynı zamanda barbarlığın da belgesi olmasın," diye yazmıştı; ama bu duyarlılık artık pek önemsenmiyor gibi.
Bedensel hisler içerisinde insan için yalnızca acı, teknesini yüzdürebileceği, onu denize taşıyacak suyu tükenmez bir nehir gibi bir metafor sunar. Haz, insanın peşine düşmeye çalıştığı her yerde, bir çıkmaz olduğunu açığa vurur.
- Walter Benjamin
"Fantazmagori yani aldatıcı görüntü, artık malın kendisidir. Bu mal içerisinde değişim değeri, kullanım değerini perdeler. Fantazmagori, kapitalist üretim sürecinin bütünüyle eşanlamlısıdır ve bu süreç kendisini gerçekleştiren insanların karşısına bir doğa gücü gibi çıkar.”
Benjamin için kolektif düşler, ütopyalar karşısında ütopyayı mitostan ayırmak ve bu yolla ütopyayı ve içerdiği kurtuluş şansını kurtarmaktan ibaret eleştirel bir özelliğe sahiptir. Ancak başka bir yönüyle de paradoksal bir şekilde ütopya, mitosla arasındaki bağı sürdürerek eski olanın hakimiyetini yeniye dayatmasına imkan verir; böylece de tarihin kendini tekrar etmesine sebep olur. Bu sava karşı Benjamin'in düşüncesi, kurtarıcı bir eleştirel çalışmayla ütopyadan doğan bu paradoksu çözerek ütopyayı, mitosun büyüsünden kurtarmaktır. Başka bir ifadeyle Benjamin, modern mitolojinin düşlerinin sahip olduğu büyüyle; düşün dışına çıkıp yorumlayarak, diyalektik imgeyi kurmanın mutlak çözüm olduğunun altını çizmektedir. Büyü ve uyanış arasında duran bu yaklaşımıyla Benjamin, kuramsal olarak hem ütopyanın alanına girer hem de ütopyalarda yaşayan ve onların ruhunu bozduğuna inandığı mitolojiyi uzak tutmaya çabalar. Böylece pozitivist akılcılaşmayla miras alınmış aklı koruyarak, ütopyalara can veren özgürleştirici ruhu kurtarma amacındadır. Bu sentez çabasıyla Benjamin, modern ütopyacı anlayışa referans olmaktadır.
Walter Benjamin'in evine gelen muhabir, çalışma odasında yeni alınmış, koliler halindeki kitapları görünce sorar: "Tüm bu kitapları okuyabilecek vaktinizin olduğuna inanıyor musunuz?" Benjamin'in muhabire cevabı şu şekildedir: "Kitaplar yalnız okumak için değil, aynı zamanda birlikte yaşamak içindir de..."