Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sekizinci Bürhan (Sekizinci delil,hüccet)
Gel, ey nefsim gibi kendini âkıl zanneden akılsız arkadaş! Şu saray-ı muhteşemin sahibini tanımak istemiyorsun! Halbuki her şey onu gösteriyor, ona işaret ediyor, ona şehadet ediyor. Bütün bu şeylerin şehadetini nasıl tekzip ediyorsun? Öyle ise bu sarayı da inkâr et ve "Âlem yok, memleket yok." de ve kendini de inkâr et, ortadan çık.
“Kitabın sayfalarını coşkuyla çevirirken nefes alıp verişimizi, bakışlarımızın yoğunluğunu onlar (romancılar) belirlediğine göre, bize gerçek gibi görünmesinin ne önemi vardır?”
Reklam
"Büyümek bize göre değil sevgilim... Bu sene biz, yine beraber, aynı kaldık."
Kendini yeniden sevmek veya sevmeyi öğrenmek- Alice in the Cities 1974- Şans ver!
Bugün uzun zamandır yapmadığım "şans ver" başlıklı yazılarıma bir yenisini daha ekleyeceğim. 1974 Yapımı siyah beyaz ve Alman sineması eseri olan Alice in the Cities (Alice in den Städten) filmini izledim ve film beni gerçekten çok etkiledi. Filmin içeriğini çok kaba hatlar ile anlatacağım ve daha sonra neden etkilendiğimi aktarmaya
Vecdi Çiçek Açtı
Gerçekten ölmüş Vecdi Kartal. Bizimkiler doblonun arkasına yükleyip de getirdiler tabutu. Şimdi burada tabuttan uzun uzun bahsedeceğim, ama bırakayım tabut konuşsun çünkü tabut, karşıdan bakınca konuşuyor, o derece güzel: "Almanya'dan geldim ama dilinizi biliyorum çünkü Muğlalıyım. Maunum, kulplarım pirinç, içim dışım vernikli. Muğla'da üretildim, Almanya'ya ihraç edildim. Tek kullanımlık tabutum ben, öyle diğerleri gibi içine yatır-göm, yatır-göm bir durumum yok yani. Transfer tabutu diyor Almanlar bize. İşte başka memleketlere mevta gönderirken kullanıyorlar. E boş tabutu geri göndermek de tabut parası kadar olacağından, tabut gittiği yerde kalıyor, artık sonumuz ne olur bilinmez. Ben şahsen hep bir Norveçli falan taşırım diye hayal etmiștim. Nedense o insanlara karşı ayrı bir ilgim var. Fakat gele gele Vecdi geldi. Bizde derler hep, taşıdığın insanın günahına göre ağırlık çöker üstüne. Yemin ederim Vecdi gavur ölüsü gibi oturdu içime. Anladım bunun ne mal olduğunu da, işte taşımam diyemiyorsun. Kimin omuzlarında taşındığın da önemli tabii. Vecdi' yi almaya gelenlerde gram keder yoktu. Çimento çuvalı gibi attilar beni de Vecdiyi de doblonun arkasına. Dedim başlangıcımız böyleyse, sonumuz hayır olsun inşallah. "
224 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Herkese merhaba, Verilen söze koşulsuz güven duyulanmayacaksa, eğer verilen söz, dünyayı bir arada tutan bağlar kadar sağlam olmayacaksa, o zaman hayata dair umut beslenemez, kainat içsel yanlışlığından ötürü kaosa sürüklenip paramparça olur. İşte biz bu yanlışlığı reddediyoruz. Kanıtı da verilen sözün kanıtını perçinleyen eylemlerimiz. . Kitap
Suikast Bürosu
Suikast BürosuJack London · Can Yayınları · 20151,760 okunma
Reklam
Bize göre, Anadolu çocuğunun vicdanıyla tarihini içine düşmüş bulunduğu girdaptan kurtarabilecek yegâne çare, insan kalbinde ve memleket içerisinde ilan edilecek bu mukaddes cihaddır.
Ebu Hureyre -radıyallahu anh- 'dan rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: "Bizler dedik ki: Ey Allah'ın elçisi! Cennetin yapısından bize haber verir misin? ( Cennetin yapısı taştan ve çamurdan veya tahtadan veyahut kıldan mıdır?) Buyurdu ki: ' Bir tuğlası altından, bir tuğlası da gümüştendir. (Cennetin yapısı, bu ikisi ile süslenmiştir). (Iki tuğlanın arasına konan) harcı, burcu burcu kokan misktir. Çakıl taşları, inci ve yakûttur. Toprağı Safran'dır*. Cennete giren, orada kalıcı olur, ölmez. Müreffeh bir hayat sürer, sıkıntı ve yokluk çekmez. Elbiseleri eskimez. Gençlikleri yok olmaz (zamanın geçmesiyle yaşlanmaz, bunamaz ve değişikliğe uğramazlar)." * Safran (Zaferan): Süsengillerden, büyük huni çiçekli, soğanlı bir cins bitkidir. Çiçeğin tepeciklerinde zerde ve bazı şuruplara renk vermekte faydalanılır. •|| Tirmizî, 2526; Dârimî, 2717.
Ebû Abdillâh (Ahmed bin Hanbel) şöyle dedi: “Bize ulaştığına göre Ebû Hâlid, Mûsâ bin Mansûr ve benzerleri hasımlarımızın ya- nında oturarak, bizim sözümüzü ayıplıyorlar ve “Kur’ân ne mah- lûktur, ne de mahlûk değildir.” görüşüne davet ediyorlar. Ayrıca tekfîr edenleri de kınayarak, Hâricîlerin görüşünü aldığımızı iddia ediyorlar.” Ebû Abdillâh bunları söylerken öfkeli biri gibi tebessüm ediyordu.
Sayfa 72 - NedaKitabı okuyor
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.