Hayattaki birçok şey gibi buz pateni de erkekler için çok daha kolaydı çünkü erkek olunca günde iki posta havada döndürülüp buz pistinin diğer köşesine fırlatılmıyordunuz.
Dünyanın bunca hayat barındırmasının ne müthiş bir şey olduğunu düşünüyordum. İnsanların bin türlü derdi var, sıkıntısı var. Para, aşk, okul ve daha neler neler ...İnsanlar aşık oluyor, evleniyor, uyuşturucu tedavileri görüyor, buz pateni yapmayı öğreniyor, gözlük takıyor, ders çalışıyor, sınava giriyor, elbise alıyor, saçlarını kestiriyor ve doğuyorlardı. Ve bazı evlerde de insanlar yaşlanıyor, hastalanıyor, diğerlerini keder içinde bırakarak ölüyorlardı. Bu daima oluyordu, fark edilmeden yaşanılıyordu her şey ve önemli olan da buydu. Hayata anlam veren, ona önem kazandıran şey ölümdü.
Dalış şampiyonu Şahika Ercümen, milli yüzücümüz Sümeyye Boyacı, voleybola isimlerini altın hareketle yazdıran Filenin Sultanları, Atkantik Okyanusu'nu tek başına geçen Başak Mireli, buz pateni sporcusu Naz Arıcı. Saymakla bitmez....
Duvardaki Sarı Leke
Michele, duvardaki sarı lekeyi seyrediyordu. Michele duvardaki sarı lekeyi seyrederken dişçiyle randevu saati gelip geçti, liseden sınıf arkadaşları lise günlerini yad etmek için buluşup ayrıldılar, sinemalarda Michele'in en sevdiği yönetmenin yeni filmi oynadı. Michele'in en sevdiği yönetmenin filmini seyreden
Boş zamanlarında kışları saatlerce buz pateni ve kayak kayıyor fin gençleri. Yazları güreşiyor, yüzüyor, top oynuyor ve delice koşuyor. Göğsünü, kaslarını, ciğerlerini, ellerini ve bacaklarını geliştiriyor, kendini dayanıklı olmaya alıştırarak sağlığını güçlendiriyor.
Baharın başlangıcından itibaren birçok çocuğu yalınayak gezerken görürsünüz. Yalınayak gezme nedenlerinin fakirlik olmadığını, iyi giyimlerine bakarak anlayabilirsiniz. Bizim çocuklarımızdaki aşırı yorgunluğun, bitkinliğin, soluk benizin izi dahi yok fin gençlerinde. Çocuklar toprağa tutunmaya heves eden fidanlar gibi yetişiyor.