Eski şarkılar konuştu önce
Affedilmeyi dilediler tüm suçlamalardan
Yarın olmamış, hiç yaşanmamış gibi
Küçük kıyafetleriyle dokunulmazlık istediler
Yeterince çektimemişler gibi insanlara
Birlikte ama yalnız kalanlar girdi sonra söze
Beni bu kadar seven bir adama
Bu kadar seven bir kadına beni
Rastlamadım demek istediler, diyemediler
Aşk bulacak
Hayvan Hükümranlığı, Fransız yazar Jean-Baptiste Del Amo’nun Türkçede yayımlanmış ilk kitabı. Hükümranlık, egemenlik anlamına gelen bir kelime. Bu romanda hükümran olan gerçekten hayvanlar mı, yoksa insanlar mı asıl soru bu. Başta insan hükümranlığı söz konusuyken romanın sonlarına doğru durum sanki tam tersine dönüyor. Romanın çok çarpıcı, sert
✍️1984 ve Hayvan Çiftliği gibi iki kült romanın yanında dünya edebiyatına pek çok eser bırakan, distopya türünün en önemli temsilcilerinden George Orwell’ın (25 Haziran 1903 – 21 Ocak 1950) hayatındaki bazı dönüm noktalarına kısaca göz atalım… 🔎
1- George Orwell, gerçek adıyla Eric Arthur Blair, 25 Haziran 1903'te İngiliz sömürgesi
Fatma /Maria Anna Antonia Josepha Fatma (30 Mayıs 1687)
Kadın savaş esirlerine dair önemli hikâyelerden biri de Türk kızı “Fatma" ile ilgilidir. Yüksek bir rütbeye sahip ve 1.400 askerin kumandanı olan Mehmet Azap (Azeb Mehmed) adındaki babanın kızı olan Fatma, henüz 14 yaşındayken Budin'de esir alınır. Vaftiz kaydından anlaşıldığı
Fatma /Maria Anna Antonia Josepha Fatma (30 Mayıs 1687)
Kadın savaş esirlerine dair önemli hikâyelerden biri de Türk kızı “Fatma" ile ilgilidir. Yüksek bir rütbeye sahip ve 1.400 askerin kumandanı olan Mehmet Azap (Azeb Mehmed) adındaki babanın kızı olan Fatma, henüz 14 yaşındayken Budin'de esir alınır. Vaftiz kaydından anlaşıldığı
Friedrich (Christian) Aly (Ali) (13 Nisan 1692)
Şimdiye dek bahsi geçen çok sayıdaki yaşam hikâyesi arasında, belki de en tanınmış olanlarından birisi, General Barfus tarafından Budin’den 1686’da ganimet olarak getirilen, Sophie Charlotte'nin özel oda hizmetlisi olan ve vaftizle birlikte Friedrich Christian Aly adını alan savaş esiridir. Esir
Rüya gibiydi.Sanki onun hikayesini yazmak için doğmuştum, der Coerr.
Katlanmış turnalar her yerdedir, Sadako'nun Hiroşima Barış Parkındaki heykelinin dibinden ise hiç eksik olmazlar.
''... 'Sen de bana neden diye sorabilirsin,' diye tekrarladı Park.
'Öyle mi?' Eleanor burnunu çekti.
'Öyle.'
'Pekala.' Bakışlarını pikabın döner tablasına çevirdi ve boyalı, akrilik kapaktaki yansımasına baktı. Şişman yüzlü bir hayaleti andırıyordu. Gözlerini kapadı.
'Benden neden hoşlanıyorsun?'
...
Eleanor ondan kendisine bile açıklayamadığı bir şeyi açıklamasını istemişti.
'Senden hoşlanmıyorum,' dedi. 'Sana ihtiyacım var.' ''