Stefan Zweig'ın yine güzel bir eseriyle karşınızdayım. Bu eserde de yine kalemini konuşturmuş üstad.
İncelemeye geçmeden önce çoğunuzun da bildiği gibi Stefan Zweig ateist bir Yahudiydi. Ateist olmasına rağmen böyle bir kitap yazması ait olduğu ırka vefa borcunu ödemesi gibi anlamlı olmuş.
Kitapta 455-456 yıllarında sürgünde, farklı topraklara dağılmış, güçsüz, çaresiz ve yalnız Yahudi halkının dinlerinin sembolü olan ve kutsal saydıkları şamdanın başına gelenleri anlatıyor.
Dili yalın ve sade, yer yer betimlemeler var. Stefan Zweig'ın diğer kitaplarına kıyasla bu kitapta çok fazla betimleme yok, ağır bir kitap değil yani. Rahatlıkla sıkılmadan okuyabilirsiniz.
Çünkü olaylar film şeridi gibi aklınızda canlanıyor.
Kitapta yedi kollu şamdanın başka bir imparatorluğun eline geçmesiyle cemaatin yaşlıları yanlarına yedi yaşında ki Benjamin'i alarak yola çıkarlar. Şamdanı alamazlar ama dinlerini, çektikleri ızdırapları ve dinlerinin çok önemli bir sembolü olan şamdanı Benjamin'e anlatılar. Yıllar yıllar geçer Benjamin'de artık şamdanı görüp, onu diğer gençlere anlatan yaşlılardan biri olur. Daha sonra şamdan tekrar ortaya çıkar ve bu sefer onu almak tek çareleridir. Benjamin yanına genç bir delikanlı alıp şamdanın peşine düşer.
Kitabı okurken zamanında Yahudilerin çektiği acılara çok üzüldüm. Zamanında insanlar gerçekten çok acı çekmiş. Ama şimdi tekrar dünyaya baktığımda sadece acı çekenin dini ve milleti değişmiş.
Ben kitabı sıkılmadan severek okudum. Umarım sizlerde beğenirsiniz keyifli okumalar.
Gömülü ŞamdanStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202214,2bin okunma
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Bugün ikisinin adını bilmediğim birinin hem iş arkadaşı olduğum hemde adını bildiğim üç kişiyle namaz konusunda arada birkaç dakika fark olmasıyla bir anımı anlatayım. Çalıştığım yerde akşam namazı kılmak için mescide gittim. Tam namaza başlayacağım adamın biri bana "önüne bir şey koyda namazını kılarken biri engel olmasın" dedi. Bende "ben öyle şeylere inanmıyorum. Namaz Allah ile benim aramda. Ben namazım bozulacak diye bir şey yapacaksam daha namazım baştan yalan olmuştur" dedim. Başka bir adam "Allah kabul etsin de milleti niye karıştırıyorsun?" dedi. Bana ilk konuşan adam benim lafımdan sonra "değişik bir görüş" dedi gitti. Şimdi namazın hakikatini anlamanız için rahmetli Ramazan hocayı mezarından mı çıkarayım? Sonra namazımı bitirdim yerime geçtim. Birkaç dakika sonra belki de daha kısa süre sonra mal kabul tarafında gelen malların kaydını yapan tam bir delikanlı güvenlik görevlisi Sevilay geldi. Bilerek adını yazıyorum ki adaşları gurur duysun. Tam bir hanımefendi. Kimseye karışmaz işine bakar. Baktım elinde bir poşetle mescide gitti "namaz kılmaya gidiyorum Allah kabul ederse" dedi. Hem şaşırdım hemde sevindim. Çıktı seslendim dedim ki "Sen az evvel Allah kabul ederse dedin ya zaten Allah seni kabul etti ki sen namaza gittin". Vallah bu kız çalıştığım yerde bütün güvenlik kızları adam eder imana getirir...
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.