Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Harezm İmparatorluğu'nun Moğollar tarafından taarruza uğradığı sırada kat'i şekilde ancak birkaç sene evveline giden yepyeni bir taazzuv olması keyfiyetidir. Bu devlet, herhangi bir şekilde sağlamlaşmak için zaman bulamamıştı ve daha henüz tamamıyla teşkilâtsız bulunuyordu. Çok kısa bir zamanda meydana çıkan bu teşekkül ilk çarpışmada iskambilden bir şato gibi çöküverdiyse, bunun için bilhassa Cengiz Han'ın stratejisine karşı hayranlık izharına mahal kalmayacaktır. Harezm İmparatorluğu'nun muhtelif kısımları arasında, Sultan Muhammed'in kendi şahsından başka bir birlik esası yoktu. Buna ilåveten Harezmşah Muhammed, uzun zaman yaver giden talihi ile kibir ve azameti fevkalade artmış bir Doğu hükümdarı, hakikatte ise büyük sevinçlere olduğu kadar yeis ve inkisara da çabuk kapılır bir şahsiyetti. Hatırlamak gerekir ki bu imparatorluğun fethine giriştiği zaman, Buhara ve Semerkant, Harezmlilere ancak sekiz seneden beri ait bulunuyordu ve hatta bu şehirlerden ikincisi yani Semerkant, hücumla zapt olunup katliam yapıldıktan sonra ilhak edilebilmişti. Afganistan Harezm'e, Cengiz istilâsında ancak dört sene evvel tamamıyla bağlanmıştı (1216'da Gazne). Batı İran da ancak üç seneden beri kati surette Harezmlilere tâbi idi (1217). Tarihçilerin ifadelerinin aksine, Cengiz istilâsı sıralarında, hakikatte bir Harezm İmparatorluğu değil, sadece henüz bir devlet teşkilatından mahrum, ilerisi için vaat dolu bir imparatorluk çekirdeği vardı.
Sayfa 183Kitabı okudu
Bana öyle geliyor ki, insanlar arasında herhangi anlaşmazlık ve düşmanlık zamanla geçebilir, ama bir tanesi kalır. O da, karşıdakinin yükseklik iddiası. O gün düşündüm ki, eğer Doğu'yla Batı herhangi bir zaman birbirlerinin boğazına sarılırlarsa, bunun en büyük sebebi, bu yukarıdan bakma olacaktır.
Reklam
Bilge Kağan tarafından, Gültekin şerefine dikilen Koşo Çaydam âbidesi, muhakkak surette Orta Kerulen üzerinde yerleşmiş bulunan Dokuz Oğuzlarla, aynı nehrin aşağı mecrasında oturan Dokuz Tatarlara, Uygurlara ve Karluklara karşı bir sıra kanlı muharebeler saymaktadır. "Dokuz Oğuzlar, benim kendi kavmimdi. Gök ve yer karıştığından onlar da bizim düşmanlarımız oldular. Bir sene içinde beş kere muharebe ettik. Kır atı Azman üzerine binmiş olan Gültekin hücuma kalktı. Altı kişiyi mızrakladı, bir yedincisini kılıçla vurdu. Galip geldik, fakat Türk milleti bitap düşmekte, maneviyatı bozulmakta idi" Doğu Tukyuları bu şiddetli mücadeleler içinde Batı Tukyuları üzerindeki metbüiyetlerinin gevşemesine göz yummaya mecbur kaldılarsa da Orhon Hanlığı'nı idameye muvaffak oldular. İşte Bilge Kağan'ın, Gültekin abidesinde kendi kendine memnuniyet izhar ettiği taraf da budur: "Küçük kardeşim Gültekin'le beraber bu kadar çalışmasaydım Türk kavmi mahvolacaktı."
Sayfa 124Kitabı okudu
Diğer taraftan efsanevi ilk Çin yazılı metinlerini dikkate alırsak yazılı Türk tarihini MÖ 2250'lere götürmek mümkündür. Hunların yıkılımasından sonra Orta Asya'da egemenlik Tunguz ve Hsien-pi kökenli (Juan-juan) topluluklara geçti. Ama bu esnada bölgeden Çin'e göç edenler, Kuzey Çin'de küçük çaplı Hun devletlerini ve Tabgaç devletlerini kurdular. Batıya yönünde göç edenler, Batı Türkistan, Afganistan'da Akhun, Orta ve Doğu Avrupa'da Avrupa Hun devletlerini kurdular.
Tarihin ilk devirlerinden 11. yüzyıla kadar Türk kökenli topluluklar Moğolistan'ın doğusundaki Kerulen ırmağı'ndan Tuna boylarına kadar doğu batı yönünde hareket etmişlerdir. Nitekim bu geniş alanda söz konusu halkların (boyların) izlerini takip etmek, bir bakıma erken dönem Türk tarihini aydınlığa kavuşturmaktır. Izlerini takip edebildiğimiz tarihi kaynakların çoğu Türk dilinde değil, komşu milletierin dillerinde (Çin, Fars, Arap, Grek, Latin ve Rusça) yazılmıştır. Bu durum Eski Türk tarihini araştırınayı zorlaştırrnaktadır. Ancak, söz konusu bu alanın tamamında Eski Türk Dilinin yadigarları bulunmaktadır. Runik alfabe de denen bu oyma yazı çoğunlukla taşların üstüne kazınmıştır.
Günlerden pazartesi, Aylardan nisan, Yirmi Nisan gecesi, Yıl 571, sabaha karşı Doğumunla aydınlandı, Hem doğu hem de batı. Oldu müşriklerin putları baş aşağı, Şakk etti Kisra’nın meşhur sarayı, Kutsal sayılan o gölün yere batışı… Söndü, Mecûsilerin kutsal saydıkları ataşı. Mevlidinle nurlandı, Gökler ve yer, Ey ümmetinin âşığı!
Reklam
Şahısları kutsallaştırmak
Eskiden bu yana şahısların aşırı methine hem Doğu'da hem de Batı'da sık rastlanır. Bu, bir çeşit putçuluğu temsil ettiği için İslam'a açık bir şekilde yabancıdır.
520 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Acıdan keyif alan Kemal'in kitabı
Kitabı bitirip kapattığımda bir ağırlık hissettim üzerimde. Farkettim ki tüm karakterlerle ilgili duygularım mütemadiyen değişmiş. Mesela, önceleri sevdigim Füsun'a sonra kızmış, daha sonra onun icin üzülmüş ve en sonunda iki duygunun birleşimi bir şeyler hissettim. Şımarık bulduğum Kemal'e kitap biterken hem deli gözüyle baktım hem saygı duydum hem acıdım. Sanırım bunun sebebi kitabın çok sağlam olan olay örgüsü zira bugün konuyu anneme özetlemeye çalışırken hem kitabın tümünü anlativerdim hem de bu anlatımımın oldukça eksik olduğunu farkettim. Eksikti çünkü kitaptaki yan karakterlerin hikayeleri esas karakterlere baska bir yön kazandırıyor ve bütün iliskileri açıklamakta birer ufak anahtar oluyordu. Ayrıca Türkiye’nin ‘70’li, ‘80’li yıllarının panoroması da çok baskın bir şekilde olmasa da arka planda hikayeye eşlik ediyor. “Aşk romanı” olararak nitelense de hikayenin politik bir yönü olduğunu da söylemek gerek. Türk burjuvazisi, doğu-batı, şehir-taşra, kadın-erkek, muhafazakarlık- serbestlik gibi ikilikler yazarın metinlerinden aşina olduğumuz bir şekilde burada da karşımıza çıkıyorlar. Ve son olarak Çetin efendi yüreğimi dağlasa da olayı güzel özetlemiş. O bitirsin madem: _spoiler_ "Onlar, ikisi de çok iyi, çok saf insanlardı ve birbirlerine çok uygunlardı, ama Allah onları birleştirmemişti ve bizler de bunu çok fazla sorgulayacak durumda değildik."
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,6bin okunma
Adalet denkliktir; Doğu'nun ve Batı'nın kalp şehrinde huzmelenen güzellikler kadar denklik... Kelimelerle kirli hayatlar çizenlere fidye; ağıt dolu göz bebeklerinde aydınlıktır, akan yüreklere...
Batı hafiflemek, Doğu ağırlaşmak için kaldırır kadehini.
Sayfa 81 - Doğan KitapKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.