Cinsiyet kavramı üzerinde hala bazı tabuların yıkılmadığı bir dünyada yaşıyoruz.Bu kitapta da yazar cinsiyet kavramı üzerinde düşünmemizi ve tabularımızı yıkmayı amaçlamış.
Peki insan, androjen yani çift cinsiyetli olsa nasıl olurdu? Cinsiyet farkının olmadığı bir toplum ne gibi bir sosyolojik yapıda olurdu ?
Olaylar Kış gezegeninde geçiyor. Bu gezegende yaşayanlar çift cinsiyetli.Yani iki cinsiyeti de bedenlerinde barındırıyorlar. Hipofizdeki hormonal aktivitelerin sonucu belli süredeki “ kemmer “ adlı evrede dişi ya da erkek hormonlar baskın çıkıyor .
“ Hiçbir fizyolojik alışkanlık oluşmuyor ve birkaç çocuk doğurmuş bir ana daha sonra başka çocukların da babası olabiliyor.”
Bu gezegene uzaydan, başka bir gezegenden erkek bir elçi geliyor ve onun gözünden bu farklılıkları anlamaya çalışıyoruz.
“Toplumsal-cinsel etkileşim kalıplarımızın hiçbiri yok burada. Onlar bu oyunu oynayamazlar. Onlar birbirlerini kadın ya da erkek olarak görmezler. Bizler için tahayyül edilemez bir şey bu. Yeni doğmuş bir bebek hakkında ilk sorduğumuz soru nedir?”
E haliyle bu durum cinsiyet farkını ortadan kaldırıyor.
“ Bir insan sadece insan olarak dikkate alınır ve değerlendirilir, ürkütücü bir deneyim bu.”
Cinsel kimliğin güç aracı olarak kullanılmadığı bir yer olan Kış gezegeni insana farklı bir dünyayı anlatıyor.
Karanlığın Sol Eli içerdiği ayrıntılarla güzel.Bu kitap size onlarca şey düşündürecek,cinsiyet kavramını sorgulatacak.Değişik ve düşündürücü bir kitap okumak isterseniz tavsiye ederim.
Karanlığın Sol EliUrsula K. Le Guin · Ayrıntı Yayınları · 20213,068 okunma
Bilim-kurgu ile marine edilmiş, sosyolojik bir roman!
Merhabalar, sizlere Wattpad'de yazmaya yeni başlayacağım romanımın açıklama yazısını gururla ve heyecanla sunarım. 😁🙂
*
Muhafazakâr bir ailede yetişmiş, çalışkan bir bilim insanı olan Ayşin Karasu; son yayınladığı makalesiyle epey ses getiren bir buluş ortaya atar. Çalışmasıyla dünyanın en prestijli okullarından davet alır. Ancak Ayşin’in hayallerini gerçekleştirmeden evvel aşması gereken engeller vardır. O, tesettürlüdür ve ülkenin açık yarasının iki kanadı, sol ve sağ camia tarafından kabul edilememiş bir kadındır. Zaman geçtikçe başarılarıyla değil de seçimleriyle medyaya taşınan bir figüre dönüştüğünde, klavyelerden doğan terörizm rüzgârı ona doğru estiğinde, bloklaşmaların merkezine itildiğinde; mücadelesi başlar.
*
2035 yılında Ayşin Karasu’nun hikayesinden ilham alınarak; bağnaz, sabit fikirli ve provakatif davranışlar sergileyen insanlara yeni bir tedavi şekli uygulanır: Program Ayshin. İki insan; tek katlı, tek odalı bir ev ve minik bir arsa. Hayatta kalmanın tek yolu tarım yapmak, fakat tarım yapmanın tek yolu iletişim kurmak.
*
İki farklı zaman, tek bir ihtar!
*
*
*
wattpad.com/story/218877917...
Kitap. birçok alanda tavsiyeler veren baş ucu kitabı. Ki bu tavsiyeler dünyanın bir çok yerini gezmiş yaşamış, birçok dil bilen, dünya çapında bir çok okulda eğitim ve görev almış bunun yanında engin okumaları olan, sanat, kültür, tarih, edebiyat, sosyoloji, din, coğrafya, insan, psikoloji, eğitim vs vs birçok alanda engin bilgiye sahip Prof.Dr.İlber Ortaylı’dan ise başka bir anlam kazanıyor. Hayatın her döneminde nereye gideyim, nereyi gezeyim, ne okuyayım, ne dinleyeyim, ne izleyeyim dediğinizde hatta çocuğumu nasıl eğiteyim sorusuna bile derin fikirler ve tavsiyeler veren başınız sıkıştığında kararsız,fikirsiz kaldığınızda başvurabileceğiniz bir başucu kitabı.
Çok yorgunuz... Bu bir anlamda tükenmişlik sendromuna bir daha çıkarılmamak üzere bırakılma hali...
Çünkü artık gücünüz oranında varsınız, 19. yüzyılın düzeni, 20. yüzyılın disiplini bitmiş ve artık 21. yüzyılda performans raporları sunuluyor önünüze. Göstermiş olduğunuz performans kadarsınız. Gücünüze ve zamanınıza, yani gençliğinize mal olacak olan bu savaş sonunda yorgunluktan öte bir yerde, tükenmişlik yaşayan insan yığınlarının içimde, bir kenara atılıyorsunuz artık. Geri dönüşümü olmayan bitik bir elektronik cihaz gibi çöplüğüne atılıyorsunuz toplumun.
Byung-Chul Han 64 sayfaya kısa ve net o kadar anlamlı tespitler sığdırmış ki günümüz insanının ve önümüzdeki bir kaç neslin de yaşayacağı acı tecrübe, yazarımızın anlattıkları olacak.
Bu kısacık ama sosyolojik tespitlerin en iyilerini bünyesinde barındıran eseri mutlaka okuyun derim. Gözardı edilmemesi gereken kitaplardan. Hatta genel olarak Chul Han okuması yapmalı. Bu kadar iyi bir kitap beklemiyordum açıkçası.
Suçlunun değil suçluluk duygusunun sorgulandığı bir polisiye
Sürgünde doğan ve yetişen/büyüyen bir roman.
Çoğu yazarda da gördüğümüz üzere, bu eserde de yazarın kişisel hayatından izler ve kesitleri eserin bazı bölümlerinde de duygusal anlamda karakterlerinde görmek mümkündür. Bunun tadına varmak isteyenlerin eseri okumadan önce detaylı bir yazar biyografisi okumasını tavsiye ederim.
Ayrıca hüzünlü