Genç olduğu için bir takım arzular duyuyor, etrafında muvaffak olanları görüyordu. Fakat kendisinde, kendi tâbiri ile söyleyeyim, "kadınları cezbedecek hiçbir şövalye tarafı bulunmadığı için" hiçbir kadın onunla arkadaş olmak istemiyordu. Zavallı Sabahattin! Bundan o kadar üzgündü ki kadınlarla ebediyen anlaşamayacağına dair bir manzume bile yazıp Türk Ocağında okumuştu. Bu manzume "dudaklarım bir kadın dudağına değmedi" diye bitiyordu. Kadınlara karşı kendisini küçük görmekten olacak, yaşça kendisinden aşağı olanlara bile abla diye hitap eder, onlara hep ruhunun sonsuz, engin ızdırabını anlatırdı.
Merhaba
Duygulardan ve hislerden arındırarak mı yazmalıyım bilemedim. Lafın neresinden başlayayım desem elimde kaldı. İyisi mi en başından başlayayım.
Eyüp Sabri Tuncer. Kimisi için takıntım, kimilerine göre de tutkum, bazıları için ise delilik!
Benim için mi,benim içinse uzakları yakın eden, yitirdiğim anları önüme koyan, hiç bilmediğim anları
Sabahattin Ali okumaktan aldığım keyif her zaman çok başka olacak...
Sabahattin Ali'den okuduğum kaçıncı kitap hatırlamıyorum ama çoğu eserini okuduğumu biliyorum ve okurken hissettiklerimi de...
Çakıcı'nın İlk Kurşunu, kızı Filiz Ali'nin babasının sandığında yer alanları paylaşmasıyla ortaya çıkıyor. Sandıkta yarım kalan
Sabahattin Ali’nin bu kitabında, yazarın vefatından sonra sandığından çıkan, daha önce yayımlanmamış eserleri yer alıyor. Bu eserleri günümüz Türkçesine Nüket Esen, Zeynep Uysal, Engin Kılıç, Olcay Akyıldız uyarlamış.
Kitapta birisi tamamlanmamış üç kısa hikaye, bir uzun öykü, on bir şiir, “Kağnı” isimli hikayenin opera formunda yeniden yazımı, Ali’nin romanlarına dair kısa notları, bazıları gazetelerde yayımlanmış sosyopolitik makaleleri yer alıyor.
Kitapta uzun öykü olarak yer alan ve kitaba adını veren hikaye ; Çakıcı’nın İlk Kurşunu. Bu öyküde, 1872 — 1911 yılları arasında Aydın’da yaşamış Çakırcalı Mehmet Efe’nin (bazı yerlerde adı Çakıcı diye geçiyor) hikayesi anlatılıyor.
Sabahattin Ali Abdülhamit döneminde, Çakıcı’nın ilk kurşununu atıp dağa çıkmasını, Osmanlı’ya karşı Anadolu halkının isyan başlangıcı olarak okuyucuya sunuyor.
Yazar Çakıcı Efe’nin hikayesini kurulu bozuk düzene karşı çıkan bir halk kahramanının hikayesi olarak anlatıyor.
Hiç kimse hiç kimseyi yükseltemez, herkes kendi kendisini yükseltmek mecburiyetindedir. Mademki erkeğin kadından fazla bir şeysi yoktur, mademki kadının zaaflarını erkek, erkeğin zaaflarını kadın ikmal etmekte ve bu iki cins hayat yolunu yürüyebilmek için birbirine muhtaç bulunmaktadır…
Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak, vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkâr (en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir…
Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim. Bu kadar efendim. Gerçekten çok değerli bir kitap. Zamanın acı gerçeklerini gözlerimizin önüne seriyor. Ve sanki yaşatıyor bizi o zamanlara kadar götürüyor çok içten ve samimi bir şekilde yazılmış. Ben gerçekten beğendim. Tavsiye ederim.
Çakıcı'nın İlk Kurşunu ,Sabahattin Ali.
Kızı Filiz Ali, babasından kalan içi kağıtlarla dolu sandığı gün yüzüne çıkartır. İçerisinde el yazısı ile yazılmış şiirler ,çizimler, yarım kalmış hikayeler çeşitli konularda yazıları yer almaktadir.
Esere ismini veren hikaye ise tam olarak yazılmış olarak bizi karşılamaktadır.
Keyifli okumalar...
Çakıcı'nın İlk Kurşunu
Sabahattin Ali Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Önce şiirleri ile ortaya çıkar sonra ise hikaye ve romanlarıyla tanınır. Gördüklerini gayet sade bir dille kısa ve açık ifadelerle anlatarak çarpıcı olmayı başarabilen bir hikayecidir.
Bu derleme
MÖ.VIII.yy’da yaşayan Hesiodos’un hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır.
Sadece İlkçağ yazınının başyazarlarından biri olduğu ve Yunan felsefesini konu alan en bilinen epik ve didaktik şiirinin ilk örneği kabul edilen eseri #theogoniaişlervegünler ‘dir.
“Theogonia-İşler ve Günler” iki bölümden oluşuyor.
Epik şiiri yani birinci bölüm
Sabahattin Ali’nin, kızı Filiz ve eşi Aliye Ali tarafından uzun yıllar titizlikle korunan sandığındaki evraklar arasından Nüket Esen, Zeynep Uysal, Engin Kılıç ve Olcay Akyıldız’ın derlediği hikâye, şiir ve makaleleri ilk kez günışığına çıkıyor. Kitapta yer alan hikâye ve şiirler, hikâye, roman ve şiirlerinde tanımlamakta güçlük çektiğimiz kimi
Ziya Gökalp'ın Altın Işık kitabına aldığı son metin "Tarihi Hikayeler" başlığı altında "Alparslan Malarg Muharebesi" adını verdiği manzum piyestir. Anadolu Türk tarihinin başlangıcı olan ve İslâmiyet'in Anadolu'da yerleşmesi anlamı taşıyan bu tarihi hadise, ilk olarak Gökalp tarafından kısa fakat çarpıcı ve etkili mesajlama manzum tiyatro türünde ele alınmış önemli bir esere konu teşkil etmiştir. Dönemin şartlarıyla Malazgirt arasında bir benzerlik kurma çabasının ürünü olan Ziya Gökalp'in bu eseri, kendinden sonra Behçet Kemal Çağlar'dan Sabahattin Engin'e kadar pek çok tiyatro yazarına konu ve ilham kaynağı olmuştur.
_(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_
_Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia)
_Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia)
_Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia)
_Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt