Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi
Bir gün gardiyan ben hapse gireli beş ay olduğunu söylediğinde ona inandım ama söylediğini kavrayamadım. Benim için hücremde akıp giden hep aynı gündü, hep aynı işi yapıp duruyordum.
Bİ' MÜSAADE ET DELİREYİM!
#alıntı
Zaman...Delidir zaman. Hiçbir yerde durup da bekleme şansını bize tanımayan,bir kronometre ibresinin ucunda bizi hapseden bir gardiyan. Özgür olduğumuzu kim iddia edebilir ki ? Hayatlarımızın gözcülüğünü yapan bir deli zaman varken...
Herkese Merhabalar...
Bugün sizlere yepyeni bir kitap ile
deli gibi uykum var Nermin
gözlerimi yumsam
mayınlar patlayacak çobanlarımda
kuzular geceye
kırık bir kaval gibi dizilecekler
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
dünyasız kaldıkça böyle
aklıma seni düşürüyorum
(Amaç Gardiyanı oyalarken odasından önemli bir şeyi almaktır.)
Emily "Bana hemen hesap vereceksin." "Cevap versene bana"
Deborah "Edward (Emily) doğru söyle senindemi göğsünde böyle kıllımı?"
Emily "Ne kılı be" diyerek arkasını döner. "Kahretsin gözlerimin ırzına geçtin."
Gardiyan "Sizin burda ne işiniz var?"
Emily "Demek benim sevgilime asılırsın ha"
Stew "Benmi sevgiline asılmışım kime Deborah'mı?"
Deborah "Sevgilim dedin inanamıyorum, Edward beni kıskanacak kadar çok
sevdiğini bilmiyordum."
Stew "Onu gerçekten bendenmi kıskanıyorsun?"
Gardiyan "Biri bana burda neler olduğunu açıklasın? Akşama kadar hepiniz
hücre cezası almak istemiyorsanız konuşun?"
Emily "Şimdi şöyle oldu." "Sağdaki."
Emily "Ne duruyorsun yapsana!"
Gardiyan "Yapmak ne yapmalıymışım?"
Emily "Yap artık şu lanet şeyi"
Deborah "Gardiyandan sana ne yapmasını istiyorsun? Umarım düşündüğüm şeyi yapmasını istemiyorsun." "Kahretsin Edward gay olmadığını söylemiştin!"
Emily "Kes sesini Deborah." "Sana yalvarıyorum yap artık."
Deborah "Edward o san bir şey yapamaz buna izin vermem."
Gardiyan "Ben evliyim ama" deyince Stew kahkayı basar.
Emily "Sen yinede yap gitsin."
Gardiyan "Başka biri yapsın karım beni öldürür."
Emily "Yap lan artık yap" (en sonunda Yesşil arkada aradığı şeyi bulur ve yapar)
O gün, akşam yemeğini hafif yedik. Yemekhaneden hücrelerimize çıkarken son kez saatlerimizi kontrol ettik. Hücre kapısı kapanıp kapanmaz diğer hazırlıklarımı tekrar gözden geçirdim. 20 dakikam kalmıştı. Yani neredeyse gardiyanların üçte birinin yemekhanede olacakları zaman, saat 19.30'da hücremden çıkacaktım. Bahçede birkaç gardiyan ve köpekler kalacaktı. Son dakikalarımı geçiriyordum. Bir sigara yaktım, suyumu içtim, yedi Ayet-el Kürsü okudum. Önceden temin edilen kalın ve yırtılmaz eldivenlerimi taktım. Vakit tamamdı. Son kez hücreme dönüp baktım. Koca yedi yılımı buralarda tüketmiştim.
Burada gün gece,
Gardiyan büyük
Adalet cüce.
Elleriniz kanlı
Konuşamazsınız.
Gözleriniz ellerinize
Elleriniz gözlerinize bir şeyler anlatır
Anlayamazsınız.
Kelimeler kifayetsiz de nedir , kelimelerin anlatamadığı bir şey mi var , gerçi var , var ki anlatamıyorum , paylaşamıyorum, dolup taşıyorum , ruhum en özgür bi yandan bir balon gibi şişerken gardiyan gölgesinde…