1983'te Türkiye dışında hiçbir devlet tarafından tanınmayacak olan Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ilanıyla derinleşen kriz, 2000'lerde Türkiye'nin devlet olarak tanımayıp "Kıbns Rum Kesimi" sıfatıyla andığı Kıbns Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği'ne üye olma sürecine girmesiyle zirvesine ulaştı. Türkiye'ye 'verilmeyen' AB üyeliğinin, üstelik böylece Türkiye'nin müstakbel üyeliğiyle ilgili söz ve veto hakkına kavuşan "Güney Kıbns"a bahşedilmesi, Avrupa'nın ve Batı'nın ezeli-ebedi sinsi düşman olarak takdimine çok elverişli bir karamsarlık yarattı. Ülkücülerden -aşağıda ele alacağımız- ulusalcılara uzanan geniş bir yelpazede, Kıbrıs'ı "vermemeyi" Türkiye'nin bekasının bir şartı olarak dramatize etme eğilimi pekişti.