Merhaba.
Üç İstanbul -bana göre- fazla magazinseldi. Ama tarihi roman olması, eski İstanbul'u anlatması ve sadeleştirilmemiş diliyle kendisine bağladı beni, severek okudum. Aslında Üç İstanbul'u okumadan önce istibdat, meşrutiyet ve işgal altında olan İstanbul'u okuyacağımı biliyordum ama beklediğim yoğunlukta tarih bulamadım içinde. Yapılan göndermeler güzeldi, dönemi hissettiren davranışlar güzeldi ama yeterli gelmedi yine de tarih içeriği. Ya da beklentim fazla yüksekti bilemiyorum. Sadece Ata'mın geçtiği satırlar kalp çarpıntısına sebep oldu. Onları da şuraya iliştirmeden geçmek istemem.
"Bütün memlekette bir tek adam vardı: Anafartalar kahramanı!.. Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.. Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayağa kalktı demek, on beş milyon muztaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir."
Türk edebiyatı okudukça "hayalimdeki" eski zamanlar başka bir boyuta evrilmeye başladı. Bu beni biraz üzüyor açıkçası. Eskilerin temiz olduğuna, aşkların gerçek olduğuna, hırsızlığın, arsızlığın, yolsuzluğun az olduğuna inancım tükenmek üzere. Sahi biz yanlış zamanda mı geldik dünyaya yoksa tüm zamanlar aynıydı ama "eskiden böyle miydi?" diye kaçış mı arıyoruz kederimize?
Neticede hakkını vereyim güzel kitaptı. Tavsiye ederim. 2023 okuma planımdan bir kitabı daha rafa kaldırmanın gönül rahatlığını yaşıyorum.
Kitapla kalın.