Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Böylece "Can"dan kopar veya "Can"ı bastırır. Tevhide en yakın olan, karanlık bir gecede kusursuz bir mehtabı andıran özümüz (Can), kara bulutların arasında kaybolup gider.
Sayfa 121 - Kaknüs YayınlarıKitabı okuyor
Böyle insanlara hayranım...
İşin ilginç yönü, Wilber kitabı yazdığı yıllarda üniversite mezunu bile değildi. Tıp fakültesine girdiği halde ilk senesini tıp yerine felsefe ve psikoloji okuyarak geçirmişti. Ardından biyolojiye yönelmiş ve giderek üniversite ile olan ilişiğini kesmişti. Akademik kariyer yapmamasına rağmen, hem Batı'nın hem de Doğu'nun maneviyat, felsefe ve psikoloji ile ilgili yazılmış tüm eserlerini âdeta bir kara delik gibi yutarak tam mânâsıyla özümsemişti.
Sayfa 113 - Kaknüs YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kemal Tahir, (Kurt Kanunu'nda) Kara Kemal'e geçmiş olayları yorumlatırken bir ayıklama yapmaz, işlevsel olanın yanı sıra, Türkiye ile ilgili, ama romanla hiçbir ilgisi olmayan çeşitli olaylar ve sorunlar hakkında kendi görüşlerini söyletir ve böylece gereksiz bir sürü belgeyi, bilgiyi ve yorumu metne katmaktan kendini alamaz. Sözgelimi
Sayfa 203 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Cevat Çobanlı
Çanakkale'deki kara muharebelerinin kahramanı Mustafa Kemal ise, deniz muharebelerinin yıldızı da Cevat Paşa'ydı.
Dün Mustafa Kara hoca ile genel bir bir Bursa gezisine çıktık yüz civarı kişi ile. Türbe ziyaretlerimiz oldukça buruk ve düşünceli geçti. 1925 yılında tekke ve zaviyeler ile birlikte türbeler de kapatılmış. O zamanlarda ellerinde olsa yok edeceklerini söyledi hoca. Ama bunu yapmaya ne cesaretleri ne de izinleri yokmuş. Onlar da terk etmekte bulmuş çareyi. Gittiğimiz türbelerde gönüllü türbedarlar dışında kimse yok içerde, ziyaretçi kabul etmiyoruz dedi. Bir öğrenci çıkıp sonlara doğru "Atatürk'ün mezarı Anıtkabir de bir türbe değil midir? Neden hepsini kapatılırken ona bu hüküm uygulanmamış?" diye sordu. Türkiye'nin tezatlarından biri daha dedi. Sonra 2. Murat'ın mezarını ziyaret ettik. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun burası hakkında yazdığı kısa bir yazıyı okudu bize havuzun başında. Allah'ın rahmetinden uzak kalmamak için mezarının kapısını hep açık, içini sade istemiş padişah. Tek ihtişamlı denebilecek yeri revakları. Bu adamların sözü her devirde bütün yönetimlere sözünü dinlettirir dedi hoca. Bu işler diktatörlük ile olmazmış. Muhteşem biri gerçekten. Ama çok yordu bizi, dağ taş yokuş yürüttü o kadar, biz yorgunluktan yürüyemez hâle gelirken o hızını kesmeden hadi gençler çok yavaş yürüyorsunuz diye elini kolunu salladı durdu. Senden benden genç valla. Yetmiş üç yaşında.
sevgilimhayat

sevgilimhayat

@Gulbesekr
·
13 Mayıs 17:14
Terketmek fiili doğrudan doğruya yıkmayı kapsamasa bile, yıkılmaya bırakmak anlamını taşır.
Ey Türk Gençliği aşağıda paylaştığım yazıyı çok dikkatli okuyun
YENİ DÜNYA DÜZENİNİ TÜRKLER KURUYOR Batı emperyalizminin yeni dünya düzeni palavrasını beyin savaşları komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bir askeri boşa çıkarttı. Dünyanın yönetimi yeniden Türklere geçtiğine göre biz neler yapacağız ona odaklanma zamanıdır. Her alanda gelişen Asya güçleri Rusya ve Çin dayatmacı batı emperyalizmine karşı
Reklam
Kedinin Sahibi Kim?
Süreyya'nın benliği Yaratıcının kediye hayat bağışlamasını, onun her ihtiyacını görmesini, her an onunla ilgilenmesini, ona en güzel biçimi vermesini, tüylerini olabilecek en güzel şekilde yaratmasını görmezlikten gelip, kedisi için yapageldiği tek şeyi yani onu besleme fiilini -ki o da Yaratıcının verdiği ikram etme, yardım etme, merhamet ve
Yaratıcının istediği hikmeti kabul etmeyince, Süreyya kedisinin varoluşunu ve onun yeni bir forma geçişini anlamada hataya düştü. Çünkü Neptün'ün ölümünü kendi isteği ve arzuları İçinde yorumlamıştı. Bu, Süreyya açısından tam bir bencillikti. Süreyya kasten, bencilliğinden, gururundan, öfkesinden dolayı kalbini Yaratıcıya kapatınca, bütün varlıklara da kapatmış oldu. Artık hiçbir şeyi yoktu. Hiçbir şey elinde kalmıyor, her şey yok oluyor, bir kara delik gibi her varlık bir hiçliğin içinde eriyor ve yok oluyordu. Yaşam ona bir kara delik gibi gelmeye başladı. Bir gün kendisini de yutacak kara delik onu korkutuyor, boğuyor, yaşama temellerini yıkıyor, alaşağı ediyordu. Kararına vicdanı karşı çıkıyordu. Süreyya vicdanını dinlediğinde mutlak bir Yaratıcıya ihtiyaç hissediyor; Mutlak bir Yaratıcıya dayanmak, bel bağlamak, O'na göre yaşamak istiyordu. Ama benliği buna direniyor, kendi başına olmak istiyor, Mutlak bir Varlığa ihtiyaç hissetmeden yaşama tutunmayı arzuluyor, kendi ayakları üzerinde durmak istiyordu. Süreyya'nın hayatı bir savaş alanına dönmüştü. Benliği ile vicdanı arasında kıyasıya bir mücadele sürüyordu. Gerçekte insan her an kendini aşmalı, kendisine varoluş imkânı tanıyan Mutlak Varlığa yönelmeli. O'na dayanmalı, varlığını ve tüm varlıkların varlığını O'ndan bilmeli, kendi gerçekliğinin. gücünün sınırlarının farkında olmalı değil miydi? Süreyya'nın yanılgı noktalarından biri de buydu. Kendi sınırlarını, mutlak bir hiçlikte başlayan ve biten gücünü kuvvetini hiçlik sınırlarından çıkaran benliğinin oyununa gelmişti.
" Çağdaş üç büyük put: Materyalizm, Sekülerizm, Kapitalizm. " - Prof.Dr.Mustafa KARA
Salih Bozok
Mektuplarinda "Kara gözlü Salih'im, kuzum, kardesim, burma biyikli Salih'im" gibi hitaplari vardir. Salih Bozok da Mustafa Kemal'e büyük bir dostluk bagiyla bağlıydı. Öyle ki, 10 Kasim günü Paşa vefat edince, Salih Bozok da, "Mareşal bir yere gidiyorsa, yaveri yaninda olur" diyerek intihara tesebbüs etmis ancak ölmemistir. Nitekim birkaç yil sonra, 1941 yilinda vefat edecektir.
Sayfa 378Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.