Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
ve bunun sebebini senden bildikleri zaman
sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;
Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir
ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;
Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan
veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş
Su katılmamış sömürgeci gelenekte her zaman meşrulaştırma gerekçesi olarak kullanılan bu üstünlük meselâ Rudyard Kipling'in "beyaz adamın yükünden bahsettiği anlamda, içinde ıstıraplı bir sorumluluğun ve can yakıcı bir fedakârlığın bulunduğu bir üstünlük olarak gösterilir.
Sayfa 91 - Kipling'in 1899'da yazdığı "Ey Beyaz Adam. yüklen şu ağır yükünü!" diye başlayan ve geri kalmış ülkelerin insanlarını onlara ve onların istememelerine rağmen medenileştirmesi gerektiğini savunan şiiri, çev.Kitabı okudu
Derken hastalık gerçekten patlar ama ne kadar az kayıt altına alınır, ne kadar az haber yapılırsa abonelerin huzuru açısından o kadar isabetli olur. Oysa imparatorlar ve krallar eskiden olduğu kadar bencilce kendilerini eğlendirmeyi sürdürürler..
Karşı çıkacak ya da cevap verecek halim yoktu, bütün enerjimi beni yeniden ve yeniden ele geçireceği tehdidi altında yaşadığım dehşet duygusuyla baş etmeye harcıyordum. Bu duyguyu ancak birinin [..] mide bulantısına karşı verdiği mücadeleyle karşılaştırabilirim; ancak benimki gövdemin değil ruhumun çektiği ıstıraptı ve çok daha korkunçtu.
On dokuzuncu yüzyılın ortalarında kağıt biraz ucuzlayıp çocuklarda okuryazarlık oranları hızla yükselince, çocuk edebiyatı da çocukların gerçekten ne istediğini dikkate almaya başladı. Peri masallarının insanı içine çeken açlığı dizginlerinden boşalıp, geliştirilen yeni matbaalarla bir araya gelince çocuk romanlarının önü açıldı. Çocuklar için
“ Ama yapacak yeterince şeyimiz olmadığında sırtımızdaki kambur çok daha çirkin. Bunu kim demiş, biliyor musun? “
“ Hayır. “
“ Kipling. Joseph Rudyard Kipling…”