Burjuva bir hükümette, polis grevcilere ateş açabilir, ama aydınları topyekûn tutuklayamaz. Tutuklarsa da hemen salıvermek zorunda kalır. Salıvermezse burjuvazi o müthiş çocuklarının yaptıklarını beğensin beğenmesin, onlarla birleşir.
Cemil Meriç'in çok vurucu bir cümlesi var:
"İyilik yapar mükafat bekliyorsa tefecidir."
Merhamet eden, merhamet ettiğinden minnet bekliyorsa o kendiliğinden mükafat olmuyor. Bir şeyin erdem olabilmesi için kendi içinde kapalı kalması ve dışarıdan alkış, aferin beklememesi lazım.
..kasırgalar, toprağın derinliklerine kök salan ağaçları daha da güçlendirir. Ama tutkunluklarımız yapraklara benzer: en hafif bir rüzgâr alt-üst edebilir onları.
«Bir kavim ki, fertleri de, devletleri de çapulculukla palazlanmış. Hor görmüş alın terini. Haklıyla haksızı, iyiyle kötüyü ne yönetenler umursamış, ne yönetilenler. Yalnız kaba kuvvet saygı görmüş o ülkede. Medeniyetinin en parlak devrinde ahâlisinin kırkı köle biri hür. Genç sefihlerle, kart fâhişeler baçtâcı. Her yıl, tanrılara insanlar kurban edilmiş; binlerce çocuğun kanına girilmiş hergün. Bir kavim ki, bütün meziyetlere düşman: kaabiliyete, asâlete, servete… Kâh paralı asker, kâh haydut… Amacı tek: yağma. Her hayâsızlığı tanrılaştıran bu kavim üç şeyde birinci: kibirde, yalanda, fuhuşta. Ama bu meziyetleri (!) öyle ustaca kullanmış, öyle pazarlamış ki, iki bin yıl târihinin baş köşesine oturtulmuş… İnsanlık, en rezil çocuğuna düşkün çılgın bir anne. Roma, bu delice sevginin ilk sorumlusu. Kıyıcılıktan başka hüneri olmayan câhil ve kaba Romalılar, Yunan’ın ahlâksızlıklarını kemâlin son mertebesi sanmışlar.»
"Hakim ideoloji hakim sınıfın ideolojisidir," diyor kitap.
Osmanlı ülkesinde hakim sınıf , Fransız veya İngiliz burjuvazisi.
Sarayın direnişi azaldıkça kapitalizm taarruzunu yoğunlaştırır:
Keşişler, mektepler, mürebbiyeler, mason locaları... Osmanlı Bankası, nişanlar, sefaret baloları ve Beyoğlu'nu zevk panayırına çeviren şuh aktrisler.
Cemil Meriç bir başka yerde de şunları yazıyor: "Avrupa silahları ve teknolojisiyle birlikte Avrupa fikirleri de ithal edildi. Bunlar da sosyal ve siyasi düzenin en az ötekiler kadar tahripçisiydiler."
Asırlar geçti, birer birer söndü meşaleler. İrfan asâletini kaybetti. Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: Kültür.
Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız; düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin.
“Çağ-dışılık” ithamı, iftiraların en alçakçası, en abesi. Aynı çağda muhtelif çağlar vardır. Çağdaşlaşmak neden Hıristiyan Batı'nın putlarına perestiş olsun?