Ve Kudüs şehri. Artık yer şehri, toprak şehri.
Bakır yaprakların, çelik gövdelerin, acımasız yüreklerin.
Demir köklerin, tunçtan ve uranyumdan dalların.
Kurşundan çiçeklerin şehri.
Gülle kusuyor ana rahmi
Bomba parçalıyor beynini bebeğin.
Tanklar saldırıyor evlere bir anda ev yok tank var
Uçak var gök yok utanç var.
Ve kime karşı bütün bunlar
Masum insanlara karşı
Binlerce yıl oturdukları yurtta kalmak isteyenlere karşı
Ve kim tarafından bütün bunlar
Roma'nin, Babil'in, Asur un ve Firavunların
Ve nice milletlerin zulmünü görenler tarafından
Zalime olan öcünü mazlumdan almak
Zalim olmak ve en zalim olmak
Ve artık ne İbrahim ne Yakup ve ne Musa var
Tersinden okunan Tevrat hükümleri
Karaya boyanmış Mezmurlar
Tiamat romanı eser merkezli eleştiri metodu altında ele alınacak ve incelenecek olursa eserin en
dikkate çarpan kısımları mitolojik efsanelerden tarihi hikayelerden yararlanmış olmasıdır. Tiamat
romanı hem gerçekte 1915 yıllarında yani Dünya savaşının olduğu zamanlarda İngiliz donanmasına ait
olan HMS Quail, HMS Lynx ve HMS Maori adlı gemiler
بســـــــــــــــــــم اللّٰه الرحمن الرحيم ✿
•| Kitap da 22 erkek ve 15 kadın olmak üzere toplam 37 sahabe efendimizden bahsetmektedir.
● Erkek sahabe efendilerimiz aşağıdaki gibidir,
1– Allah'ın Dostunun Dostu: Ebû Bekir Es-Sıddîk (r.a.)
2– Hz.Ömer (r.a.): " Müslüman Oluşu Fetih, Hicreti Zafer, Yöneticiliği Rahmet "
3– İki
Mağdur millet de sağlam pabuç değildi. O da sürekli devletten çalardı. İki hırsız çetesi sürekli boğuşurdu. Muhasebeci Hüsamettin Bey, ne Musa'ya yaranabilmiş ti, ne İsa'ya. İki çete arasında sıkışıp kalmıştı. Demir Bey, yüksek vergi vermek, ilk ona, ilk yüze girmekten sınırsız hoşnutluk duyardı. Ama maliye de çıldırtırdı insanı. Tam otuz yıl, hiç çalmadı. Değil bir kuruş, işinin gerektirdiği zamandan da çalmamıştı. Fabrikaya herkesten önce gelir, herkesten sonra çıkardı. Mesaiden çalmazdı.
SıfırlamakYiğit Okur · Can Yayınları · 200958 okunma
Dur More İsrafil
Merhabalar bugün yazar bulentsabirli kaleminden okuduğum ikincisi eserle karşınızdayım. Benim hem eğlenerek, hem öğrenerek, hemde düşünerek okuduğum bir eser oldu. Trajedi komik tarzında bir kitap diyebilirim.
Kitap bizi yıllar öncesine Bursa' nın bir Arnavut mahallesine götürüyor. Kitapla birlikte Arnavutça kelimeleri öğrenmek ise muhteşemdi. Mahalle de olup biteni bilen duyan, tek esnaf tabii ki berber Sülo' dur. Kukurec Sülo, neden ona kukurec denildiğini kitabı okuyunca öğreneceksiniz
Dükkanın demir başı ordan hiç eksik olmayan Aguş Ağa ve tabiki dükkanın çırağı tombalak Musa var birde.
1 Ağustos 1987 Tan Gazetesi yaptığı bir haberle bütün Türkiye' yi ayağa kaldırdı.
Cerrahpaşa hastanesinde sakallı bir bebeğin doğduğunu ve hemen konuşarak " Kurban Bayramın 2. günü kıyamet kopacağını " söyler.
Ve bayrama da sayılı günler kalmış. Sülo ve Aguş Ağa ise bu habere inanıp sahte bir hocayla tanışıp günahlarından kurtulma yoluna girişirler. Tâbi öteki tarafa namaz borcu ve oruç borcuyla gitmek olmazdı
Bilal hoca konuştukça etkilenmemek elde değildi ama zaten çoğu kişinin bildiği şeyleri anlatıp durdu. Ama Sülo ve Aguş Ağa ise ilk kez duyuyor ve öğreniyorlar.
Hadi başlayın hemen okumaya neler neler oluyor bir bilseniz . Ben fazla spoi vermek istemiyorum o yüzden
Mutlaka okumalısınız benim büyük bir keyifle okuduğum bir kitap oldu , sizin de aynı keyifle okuyacağınıza eminim.
Sevgili yazarımızın kalemine emeğine sağlık, okuyucuları bol olsun inşallah
bulentsabirli
@dorlionyayinlari
@kitaptanportre
Dur More İsrafilBülent Sabırlı · Dorlion Yayınevi · 202018 okunma