Ecevit: "Evet, son yıllarda ihracat nedeniyle elmanın iyisi dışarıya gidince, Anadolu'nun eciş bücüş elmaları yeniden gelmeye başladı. Bu nefis, lezzetli ve sulu elmaları çok seviyorum. İsveç'te Niğde'nin beyaz elmaları ilaç olarak eczanelerde satılıyor.
1973 Şubat veya Mart ayı idi. İbrahim Metin ağabey GİK üyesi olarak mesul olduğu Konya ili ile ilgileniyordu. Bir gün Töre-Devlet'te "haydin Cihanbeyli'ye ilçe kongresine gidiyoruz gelin," dedi. Orada bulunanlardan Galip Erdem ağabey, Dinç Yaylalıer ve ben, İbrahim ağabeyin şoförlüğünde Cihanbeyli'ye gittik. Dinç Yaylalıer, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi Bölümü öğrencisiydi. Hitabeti çok güçlüydü. Konuları güzel ifade etme kabiliyeti vardı. Biraz da canlı ve gür bir konuşma tarzı olduğu için Türk Ülkücüler Teşkilatı'nın aranan bir konferans seminercisi idi. Gazete çıktığı günler mutlaka büroya gelir kolları sıvar ve “ülkücülük tek kırmakla başlar,” diyerek, tek abonelerin okuyucuya ulaşabilmesi için gazete katlardı. Kongrede bir konuşma da ben yaptım. İlk defa siyasi bir konuşma yapıyordum. Dönüşte Galip ağabey bana hitaben "Nutuksal (sal ve sel eki ile böyle dalga geçerdi) konuşman fena değil. Ama benim gibi sesin zayıf çıkıyor. Baksana Dinç konuşurken neredeyse kahvenin camları kırılacaktı," diye bir de espri yaptı. Adaylar belli olup da Niğde-Aksaray bölgesinde seçim çalışmaları başlatılacağı vakit işin organizasyonu başladı. Herkes ya memur-öğretmen veya ailesinden dolayı uzun süreli bölgede kalma imkânı olmayan kimselerdi. İçlerinde durumu en müsait olan bendim. Çünkü tam bağımsızdım. Galip ağabey benim de bu çalışmaya katılmamı istedi. Ben hiçbir hazırlığımın olmadığı söyleyince de "Dervişe ne gerek, bir hırka bir lokma," dedi. Yanıma birkaç parça giyim eşyası alarak kervana katıldım.
Reklam
2. 49'LAR DAVASI A) 49'LAR DAVASI ÖNCESİNDE GENEL DURUM
Musul'daki Şevvaf Olayı'ndan sonra, CHP Niğde Milletve- kili Asım Eren'in TBBM'ne verdiği ırkçı önerisi üzerine, 102 Kürd üniversite öğrencisinin, Nisan 1959'da çeşitli yetkilile- re çektiği telgraflar, (14-16) Temmuz 1959 Kerkük Olayları, Kürdçe Şiir Olayı, 13 Eylül 1959 günü Gazi Orman Çiftliği'n- de Kürd Gençleri ve aydınlarının yaptığı toplantı, toplantıdan sonra yapılan açıklama ve çeşitli yetkililere çekilen telgraflar gibi gelişmeler, hükümette panik yarattı. Hükümet, kısa adı MAH olan Milli Emniyet Hizmetleri Reisliğinden, öğrenci- lerin telgrafları sonrasında istenen raporlardan başka, yeni raporlar hazırlanmasını istemişti. MAH Başkanı Ziya Selışık, hazırladığı raporu, 31 Temmuz 1959 tarihinde İçişleri Bakanı Namık Gedik'e sunmuştu. 27 Mayıs Darbesi'nden sonra orta- ya çıkan bu raporda şöyle deniyordu: "14 Temmuz 1958 darbesinden sonra Irak'a dönen Molla Musta- fa Barzani büyük törenlerle karşılandı. Barzani'nin devlet başkan- lanna uygulanan protokollerle karşılanması Türkiye'deki Kürtleri etkilemeye başladı. Üniversitelerde okuyan Kürt gençleri ve aydın- ları arasında uyaış başlamıştır. Bunun önüne geçmek gerekir. Bu nun için en az bin kişilik bir grubun tutuklanması, yok edilmesi gerekir. Bu şekilde bu sorun, kırk, elli yıl geri ahlabilir..." 67
HAN DUVARLARI -Osmanzade Hamdi Bey'e- Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye
Han Duvarları
-Osmanzade Hamdi Bey'e- Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye benzeyen ilk
Transit bölgesi ve işlenmiş mal ihracatçısı olarak İstanbul, aynı zamanda bölgeler arasında ekonomik bağlantı sağlıyordu. İstanbul için gerekli Rumeli ve Ku­zey Karadeniz yiyecek maddeleri karşılığında, Anadolu'da Merzifon, Tosya, Tire, Bergama, Denizli, Larende, Bor ve Niğde'den pamuklu bez ihracı, buralarda pa­ muklu dokumacılığını arttırmıştır. İstanbul'da ise giyim eşyası, yünlü ve ipekli sa­nayi gelişmiştir. Kuzey Karadeniz, İstanbul ve Anadolu arasındaki bu ticaret üç­ geni arasında bulunan başkente büyük miktarda para girip çıkardı. Devlet, geliri­nin çoğunu saray ve İstanbul'daki ordu için harcamakta, bu paranın büyük bir bölümü Anadolu ve Balkanlar'a yol almakta, böylece ülke çapında çok canlı bir ticaret hayatı kendini göstermekte idi.
Sayfa 172 - PdfKitabı okudu
Reklam
878 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.