Zaman zaman meydana gelen geriye doğru hareketlerin nüfusun aydınlanmış kesimi tarafından yalnızca toplum organiz-masının geçici hastalıkları olarak ve gelecekte yeniden ortaya çıkmalarından kaçınılacak şeyler olarak görülmesi gerçeği, ortalama etik standardının artık geçmişte olduğundan daha yüksekte olduğunu kanıtlar.
Psikiyatrik hastalıklar derken bir bakıma davranış bozukluklarını kastetmiş oluyoruz. Psikiyatride hastalıkları "nevrozlar" ve "psikozlar" olmak üzere iki ana grup altnda toplamak adet olmuştur. Nevrozlar hafif, psikozlar da nispeten ağır vakaları temsil ederler.
Nevrozlar, organik bir sebebe bağlı olmaksızın, doğrudan doğruya çevreden gelen olumsuz tesirler sonucu şahısta ruhi çatışmaların ve
düşünce bozukluklarının ortaya çıkması halidir.
Nörotik (nevrozlu) şahis, çevresi ile bazı uyumsuzlukları olmakla beraber, gerçek hayattan kopmuş değildir. Sıkıntılarının ve problemlerinin farkındadır. Az veya çok, hemen hepimiz çözemediğimiz ve üstesinden gelemediğimiz sorunlarımızı ya şuuraltina iterek onları unutmayı veya savunma mekanizmaları geliştirerek inkar etmeyi tercih
ederiz.
Psikozlarda durum çok farklıdır. Şahsiyet ve realite parçalandığı (gerçeği değerlendirme melekesi kaybolduğu); hastanın zihin faaliyetleri ve muhakemesi bozulduğu için kişi, hasta olduğunun farkında değildir. Hezeyan ve hallusinasyonlar ortaya çıkmıştır.
Sayfa 16
Kötülük, kötülüğe yol açıyor: İlk sızı, başkasına acı çektirmenin zevki hakkında bir ipucu veriyor bize. Kötülük kavramı, gerçeğe uygulamak istemedikçe, insan kafasında biçimlenemez. Fikirler, organik yaratıklardır. Derler ki, doğuşlarından biçim alır fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. Bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dâhi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölüveren biri gibi ölmek ya da çıldırmak zorundadır.
Sayfa 124 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yapılan araştırmanın nerede yayınlandığı (hangi dergide), hangi dille, atıf yapılıp yapılmadığı gibi ölçütler bilimin ölçütleriyle bağdaşmaz. Söz gelişi Bacon, Kopernik, Kepler, Galileo, Newton, Darwin, Pasteur, Einstein in yazdıkları devrinin önemli hiç bir yayın organı basmamış hatta karşı çıkmıştır. İngilizce dışında yazılanların bilim eseri kabul edilmemesi iskolastik düşüncedir. Çünkü bu düşünce otoriteye başvurur. Oysa bilimde otorite yoktur. Bilimsel veriler gerçeğe göredir. Hangi ülkeye, dile, dergiye, kişiye göre değildir.
Kadının otantik dili organik, erotik ve bütüncüldür : bunun da kaynağı pre-oepidal annedir. İyi ilişkiler fallik mistifikasyonla genellikle kirletilmiş olsa da, bir kadın asla 'anneden' uzak değildir... onda, daima, o iyi anne sütünden biraz olsun bulunmaktadır. Beyaz mürekkeple yazar o.
Kadının gerçeği akıcıdır, kategori edilemez; fallik mantığı ifade eden, 'ya o ya bu' diyen, sado-mazoşist ikilemlerin ötesindedir.
Sayfa 220 - iletişim yayınları
