Yıl 1953...
Tuna'dan gelen buzların Boğazı kapladığı dondurucu bir İstanbul kışı. Serencebey'de bir evde kat kat ceket giyerek, ellerinde eldivenle bir adam bir şeylerle uğraşıyor, ne ola ki? Adı Kemal Sadık Gökçeli. Sobalarına odun almak içinde yetmiyor parası. Serin bir İstanbul kışının kurtuluşu ellerindeki eldivenle yazdığı kitap oluyor. Para
Leyla ile Necla, asıl istediklerini açık açık söylüyorlardı; ne hakla kendilerini eve kapatmışlardı? Herkesin kızları istedikleri yerde, istedikleri insanlarla gezip eğlenirken kendileri niye bu cehennemde çile dolduruyorlardı?
Evin adi artık “cehennem” olmuştu. Onlar da genç değil miydiler? İnsan içine çıkmak, sosyetelere girmek, dans etmek istemezler miydi? Gençlikleri geçiyor sayılırdı. Bu gidişle sonları ne olacaktı? Babaları kendileri için bir şey hazırlamış mıydı? Ev, delik deşik bir gemi gibi, günden güne batıyordu. Böyle zamanlarda herkese başının çaresine bakmak hakkı neden verilmiyordu? Üstlerindeki baskıyı kaldırmak zamanı gelmiş de geçiyordu. Kendi başlarına bırakılırlarsa belki birer hayırlı koca bulur, canlarını kurtarırlardı. Böyle zamanda kimin kapısını çalıp “Evlenecek kızınız var mı?” diye soruyorlardı...
İnsanlık tarihinde İblis'in en büyük zaferlerinden birini simgeleyen "İçtihat kapısı kapalıdır" fermanıyla asırlardır koca bir dünyayı uyutan zihniyet,....
Memduh Şevket Esendal, Ayaşlı ile Kiracıları adlı eserinde bir apartmanda yaşayan halkın çeşitli kesimlerinden insanlarının yaşadığı olayları, sorunları, birbirleriyle vuku bulan ilişkileri 1. Tekil kişi anlatım vasıtasıyla anlatır. 1934 yılında basılan ve 1942’de CHP roman ödüllerinde dördüncülük alan adı geçen roman, dönemin pansiyon yaşamını,