"Mağrur-i dâniş olma edib ol hâlim isen
Bildin mi sırr-ı cilve-i aşkı alîm isen
Nefsin tefekkür eyle fesad ü salâhını
Râz aşna-yı bahs-i cinan ü cahim isen
Her dem küşâde çehre-i feyz-i beşâşet ol
Gösterme halka rûy-ı huşûnet kerîm isen
Mâhiyet-i vücudun ademden kinâyedir
Fehm eyle var mı varlığın ey cân fehim isen
Kayd-ı belâ-yı mihnet eder selb rahâtın
Muhtac-ı istiâne-i baht-ı leîm isen
Hikmet gibi rehâ-şude-i ye's olur dilin
Vâreste-i alâyık-ı ümmid ü bim isen"
(Bilginle gururlanma edepli(edebiyaçı) ol, iyi huyluysan. Aşkın cilvelerini anladın mı, bilginsen?
Kişinin karmaşasını ve rahatını düşün, cennet ve cehennem konularının sırlarını bilensen.
Her an neşeli, güler yüzle davranan ol, halka sertlikle davranma, asık yüz gösterme, cömertsen.
Gövdenin aslı yokluk dolayısıyladır, ey can kavrayışlıysan.
Var mı varlığın anla.
Birinden yardım istemeye muhtaç olacak kadar alçalmışsa bahtın, bela eziyetinin kaygısı rahatını kaçırır.
Hem ümitten hem korkudan uzaksan, Hikmet gibi üzüntüden kurtulur gönlün.)