Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyi niyetin bir işe yaramadığını anladığımda yaşlandım... Sorulması gereken asıl sorunun " Hangisi doğru?" değil, " Kim daha güçlü?" olduğunu anladığımda...
Sayfa 197 - Everest yayınları
Hak nedir bilmeyen, haksızlığın ne demek olduğunu nasıl anlardı?
Sayfa 545 - Everest yayınları
Reklam
• Ahmet III Edirne’de tahta çıkan Padişah İstanbul’a dönünce bostancılardan 700 kişiyi saraydan çıkarıp yerine devşirmelerden yenilerini getirince zorbaları cezalandıracağı anlaşılır. 5 Ekim 1703’te yeniçeri ağası Çalık Ahmet kapısında ziyafet yapıp Padişah’ı çağırır. Bu bir küstahlıktır. Ahmet III, mecburen daveti kabul eder. Çalık Ahmet orada Padişah’tan sadrazamlık ister, oyalanır. Ertesi gün saraya çağırtır, hilat giydirip Kıbrıs Valiliği’ne derhal gemiyle yola çıkarılır, gemide idam edilir. Ardından Edirne isyancılarının çoğu öldürülür veya sürgüne gönderilir. Naima, Çalık Ahmet’in devlet biçimini değiştirip, bir cins “Cumhuriyet” kurma düşüncesinde olduğunu yazar.
Orda olmak vardı :)
Gördüğümüz manzara bizi huzursuz etmeye kâfi geldi. Hayli kalabalık bir cemaat caddelere boşalmış biraz evvel ilan edilen Cumhuriyet’i tes’id ediyorlardı. Meh ü senalar arasında, “Çok yaşa Mustafa Kemal Paşa” nidaları yükseliyordu. Bunları işittiğimizde şaşkın halde birbirlerimize bakakaldık. İhtiyar kalfalar oturup ağlamaya başladı. Bir tanesi de düşüp bayıldı.
Sayfa 133Kitabı okudu
Kafkasya, tarihi boyunca birçok ırkın beşiği ve mezarı oldu. Sanskritçe' den gelen "Kafkasya" kelimesi beyaz, karlı dağlar an­lamına geliyor. Elbruz ve Kazbek'in karla kaplı zirveleri, Kafkas berzahı boyunca uzanan sıradağların üzerinde parlar. Bu dağ sil­silesi, işgalcilerin önünde adeta doğal bir engel bir kale gibi
Hayat hakikaten pek tuhaftır. Kime ne vakit tesadüf edileceği ilâhî bir sırdır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
“Kurnazlık yegâne bir yere kadardır, lâkin insanın kalbi temiz olmadığı müddetçe, her hareketi zehirdir.”
Hayatta kalıp memleket haricine firar edenler ebedi suretle hain olarak zihinlerde kaldılar.
Pek çok insan yanlış yaşadığını çok geç anlıyor ve o zaman umutsuzluk başlıyor.
Sayfa 540 - Everest Yayınları
Bazı yazarlar tarihte oynadıklarına inandıkları büyük rolü dile getirmek isterler. Böylece bir yandan unutulmayı engelleme, bir yandan da başarıyı başkalarına kaptırmama hevesindedirler. Bazıları kusurlarını örtmek ve suçlu olmadıklarını ifade etmek için yazarlar.
Reklam
Herşeye kadir yüce Allah'ım, bize yardım et. Mustafa Kemal Paşa'yı muzaffer eyle!
Sayfa 108 - Everest Yayınları
Kendi vatanında, ülkenin sahibi kendileriymiş gibi efendilik taslayan yabancılardan nefret etti.
Sayfa 81 - Everest Yayınları
Bütün gözler, purosunun tadını çıkaran Şehzade Fuad'a döndü. "İçinizden en genciniz olarak, nasihat verir gibi görünüyorsam beni affetmenizi rica ediyorum. Ama cephede, askerlerimle, Anadolu'nun, İzmir'in, Karadeniz'in sıradan insanlarıyla geçirdiğim yılların sonucunda bir şey öğrendim; kusurlarımıza rağmen halkın bize saygısı sonsuz. Bu şekilde bölünmemizi anlamayacaklardır. Abdülhamid'in Murad'ın yerine geçmesi, onun yerine de kardeşi Reşad'ın geçmesi, onların gözünde yol kazasından başka bir şey değil. Esas olan, ailemizin her zaman hünkârın etrafında tek vücut olması. Bilhassa, savaşın yarattığı bu karışıklık ortamında halkın sağlam bir dayanak noktasına ihtiyacı var. On asırdır bu dayanak noktası Osmanlı hanedanı olmuştur. Öyle olmaya da devam etmelidir, aksi takdirde çok pişman olacağız...” Tam bu esnada, içeri giren bir haremağası, hünkârın bir habercisinin geldiğini bildirdi.
Sayfa 10 - Everest Yayınları
Sahte kuponlara rağmen, alışveriş gün geçtikçe güçleşiyordu. Karaborsa dışında, hemen hiçbirşey bulunmuyordu. Karaborsada ise hemen herşey vardı, ama yaklaşılması olanaksızdı. Selma çocuk için gerekli olanı alıyor, kendisi ve Zeynel yer elması ve şalgam ile besleniyordu. Patates bile lüks olmuştu. Gazeteler üç hafta evvelinden patatesin piyasaya çıkacağını yazıyorlardı. Günde 28 gram et ve 50 gram siyah ekmeğe hakları vardı. Ayda bir kilo da şekere! Kahveye gelince, çoktan hayal olmuştu. Ama gazeteler, arpa ile nasıl 'harika' kahve yapılacağının tarifini veriyorlardı. Zeynel'in tiryakisi olduğu tütüne gelince, mısır püskülü ile yetinmesi gerekmekteydi.
Sayfa 435Kitabı okudu
Aslında adına 'tuhaf savaş' dedikleri bu savaşı, kimse ciddiye almıyordu. Gazeteler, iyimserlik şırıngalıyorlardı. 1 Ocak 1940'ta Le Matin gazetesi, yeni yıl armağanı olarak zafer vaadediyordu: 'Düşmanlarımız mânen yenilmiş durumda...savaş, siyasi açıdan kazanılmıştır. İş, askeri zaferi kazanmağa kalmıştır. Biz de bunu yapacağız!'
Sayfa 417Kitabı okudu
211 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.