Evet; şaşmayınız!. Kâfirler, başlarında akıl yerine kibiri, gözlerinde hayâ yerine tamahı, kalplerinde şefkat ve merhamet yerine haset ve nefreti taşırlar. Böyle olunca da, suretâ zengin ve varlıklı gibi görünürler amma, kalpleri ve kalıpları bir türlü rahata eremez. insanlık şuur ve süruruna erişemezler. Onlar, sağlam görünüşlü fakat içi ateşle dolu soba gibi için için yanar dururlar. Dünyada, içleri ihtiras ateşleriyle dolu olarak yanan bu kâfirler, bir gün içlerinin dışarıya çıkacağını, için için yanan ihtiras ateşinin dışlarına da vuracağını, ak ile karanın ayırdolunacağını, gizli sırların açıklanacağını herkesin ne idüğünün anlaşılacağını aslâ tefekkür edemezler, edemedikleri için de içlerindeki ateş dışlarına çıkarak kendilerini kuşatır ve o ateşte ebedi olarak kalırlar.
Bu sebeple, onlara verilen nimetlerin ve devletlerin çokluğuna kat'iyyen itibar etmemelidir. Onların nimetleri ve devletleri çoğaldıkça, küfür ve inkârları da çoğalır ve binnetice dünyada ve âhirette azapları da çoğalır.
-Muzaffer Ozak Efendi / İrşâd 3. Cilt
Sayfa 678Kitabı okudu
Kimi zaman, ilkin hiçbir şey itiraf etmemeye karar veriyor, o zaman ağzından tek bir sözcüğü bile söke söke almak zorunda kalıyorlardı; kimi zaman da, kendince bir uzlaşma yolu arayarak, “İtiraf edeceğim, ama hemen değil. Acı dayanılmaz olana kadar direnmeliyim. Üç tekme daha atsınlar, sonra iki tekme daha, o zaman ne istiyorlarsa söylerim,” diyordu kendi kendine.
Memleketin Türküsü
Gecenin karanlığında bir fısıltı,
Tarih boyunca akan derin nehir gibi.
Her damlası alın teri, gözyaşı,
Bu toprakların türküsü…
Dağların ardında köyler,
Yoksulluğun çığlık attığı evler,
Ve kadınlar, çocuklar,
Her biri birer destan.
Celal Bayar
“Aziz Refikam,
Geçen gün yazdığım mektuba ektir. Sizden yılbaşı için bazı kimselere yılbaşı hediyesi istemiştim. Hediye verilecek bir hayli kimse varsa da bunların bir kısmını önümüzdeki bayrama bırakmak istiyorum. Evvelce yazdığım üç zattan başka karı koca eczacılar vardır. Buraya geldiğiniz günden beri bizimle alakadar olurlar; ilaç vesaire
