ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
388 syf.
10/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Selam dostlar, Bugüne kadar binin üstünde kitabı sayfama taşımış biri olarak hiç bu kadar benimsediğim, kendi kitabımmış gibi hissettiğim bir kitap olmamıştı. Tabii bunda kitabın binbir emekle doğumuna şahitlik etmemim payı çok büyük. Kendisiyle gurur duyduğum dostum Oktay Volkan Alkaya gece gündüz demeden araştırmalar yaparken, en ince detayların
Diyarın Kıyameti : Filin Gazabı
Diyarın Kıyameti : Filin GazabıOktay Volkan Alkaya · Kanon Kitap · 202420 okunma
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Sahaflar Çarşısının Târihçesi, Çarşı Esnafı ve Sahaflık
youtu.be/TW3RUcX2V_4?si=... Burası aslında boş bir yermiş. Boş bir yermiş. Caminin müştemilâtından imiş. Hattâ şu caminin avlusunun iç tarafı, bizim hademe-i hayratın odaları var orada. Bunun da sebebi, bu Dişçi Mektebi olan yer var ya, oradaymış cami meşrûtaları. Her caminin meşrûtasının imâretden yemek vakfı var. Bu
Sen, ya kendini ıslâh edenlerden veya kendini ıslâh ettikten sonra başkasını düzeltenlerden ol, sakın kendini ıslâh etmeden başkası ile meşgul olma. Eğer kendini düzeltmekle uğraşıyorsan, vaziyetin îcâbı sana farz olan ilimleri ve bununla alâkalı temizlik, namaz, oruç gibi zâhir amelleri öğren. Fakat en mühim olanı, ekseriyetin ihmâl ettiği, kalbin vasıflarını öğrenmek, onların övülen ve yerilen kısımlarını bilmektir. Çünkü hiç kimse kalbin kötü vasıfları olan hırs, haset, riyâ, kibir, ucub ve benzeri fenâ hasletlerden sıyrılmış değildir. Bu hastalıkların hepsi (mânen) öldürücüdür. Bunları ihmâl edip, zâhir ameller ile uğraşmak, bedendeki yaraların içini temizlemeden dışını katran ile sıvamaya benzer. Sokak tabiplerinin yaranın dış kısmını katranlamayı tavsiyeleri gibi, mukallid âlimler de kalbi temizlemeyi bırakıp zâhir amelleri tavsiye ederler. Âhiret bilginleri ise yarayı kökünden tedâvi için bâtın temizliğini emreder ve fenâlığı kökünden kesmek isterler. Çoklarının bâtın temizliğini bırakıp zâhir amele, dönmelerinin sebebi, kalbin temizlenmesinin zor ve zâhir amellerin kolay olmasıdır. Nitekim (kökü ciğerlere dayanan) uyuzlu hastanın acı ilâçları içmekten çekinip dış bedenini sıvamakla meşgül olması gibi. Durmadan dışarıya ilâç sürmesine rağmen hastalık artar. (Kalbi düzeltmeden yapılan ameller de bunun gibidir.)
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun. _Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur. _Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç? _20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun. _Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
Reklam
109 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.