Besim Tibuk çok şeker adam.
“Versene bir sigara, hiç sigara taşımam!” dedi bana. Öyle tanıştık. Sigaraya hayatı boyunca hiç para vermeyerek zengin olduğunu gevrek kahkahalarla anlattı. Sigaraya para veren, yani Besim Tibuk’un içtiği sigaranın da parasını ödeyen ben, hikâyenin liberal kerizi oluyorum. Ben olmasam kimin sigarasını içecek Tibuk? İçişinden anlaşılıyor ki ilk sigara içişi değil, bayağı güzel içiyor, sigara içmenin keyfini yaşıyor, sigara içme alışkanlığı olan biri, kahkahalarla üflüyor dumanını, benim dumanımı yani, parasını ben verdim o dumana dönüşen sigaranın. Birileri keriz olmadan öbürleri zengin olamıyor. Bir an düşündüm, yıllardır sigaraya verdiğim para az buz değil. Sigara yanında nelere para vermemişim ki? Kibrit örneğin… Ne kadar çok kibrit almışımdır. Ya çakmağa verdiğim para? Kim bilir kaç tane çakmak aldım… Kısa bir sürede hayatımın harcamalarını gözden geçirdim korkutucu harcamalarım olmuş. Örneğin, Sulukule’de çingene kadınların oralarına buralarına para sokmanın bir anlamı olmadığı gibi, paraya erkeklik organı muamelesi yapmaktan ötürü, Türk parasına hakaretim bile söz konusu. Yani ki yıllardır kazandığım paraları hiç harcamasaydım, Besim Tibuk kadar zengin olabilir, hobi olarak cumartesi ve pazar günleri uğraşabileceğim bir siyasal parti kurabilir, benim de suratımda bu liberal alaycı gülücük karakterimin bir parçası olarak süreklilik kazanabilirdi.