Merhaba değerli okuyucular!
Kâinatın efendisi'nin mübarek kızları ve cennet kadınlarının hanım efendisi Hz. Fatıma'nın hayatını kısa ve öz bi kalemle ele alan yazarımız
Seni sevmek, hazalım
acılar içinde kıvranan bir güvercinin
yüzündeki tebessüm olmaktır
seni sevmek, hazalım
özgür yaylalarda koşuşan bir ceylanın
yüreğine düşen korku olmaktır
hazalım seni sevmek
gökyüzünde bir mavi gül
ve okyanus ortasında bir gümüş gerdanlıktır
hazalım seni sevmek
Sahra’da yağmur altında sırılsıklam kesilmek
ve Sarıdeniz’de
i.hizliresim.com/zja7X7.jpg
Evvela incelemeye şu soru ile başlamak gerekiyor: ‘İnsan neyle yaşar?’ Bu sorunun cevabı kitapta anlatılan hikayelerde açıkça belirtiliyor. İncelemenin sonunda bu sorunun cevabını zannımca vereceğim.
Tolstoy’un kaleme aldığı ‘İnsan neyle yaşar’ kitabı temelde aynı değerler üzerine oturan, 6 farklı kısa
İnsan eski zamanını düşünse, ya lisanı veya kalbi, ya (âh, âh) veya (oh, oh) tahattur(hatırlama) veya telaffuz edecektir. Âh, müstetir(gizli) elemin tercümanıdır. Oh, ruhta muzmer(saklı) bir lezzet ve nimetin muhbiridir.
Âh'ı dedirten, lezaiz-i maziyenin(maziye ait lezzetlerin) tasavvur-u zevalidir(son bulcağı düşüncesidir). Çünki zeval-i elem(elemin sona ermesi) lezzet olduğu gibi, zeval-i lezzet de elemdir. Şâirlerin divanları, tasavvur-u zeval-i lezzetten(lezzetin son bulacağından) gelen bir elem-i fikrînin birer feryadıdır.
Oh yani Elhamdülillah dedirttiren, âlâm-ı maziyenin(maziyr ait elemlerin) tasavvur-u zevali, verdiği lezzet-i ruhaniyenin unvanıdır. Demek muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli, hoş geldin demeli.
Sünuhat - 116
İnsan eski zamanını düşünse, ya lisanı veya kalbi, ya (âh, âh) veya (oh, oh) tahattur veya telaffuz edecektir. Âh, müstetir elemin tercümanıdır. Oh, ruhta muzmer bir lezzet ve nimetin muhbiridir.
Âh'ı dedirten, lezaiz-i maziyenin tasavvur-u zevalidir. Çünki zeval-i elem lezzet olduğu gibi, zeval-i lezzet de elemdir. Şâirlerin divanları, tasavvur-u zeval-i lezzetten gelen bir elem-i fikrînin birer feryadıdır.
Oh yani Elhamdülillah dedirttiren, âlâm-ı maziyenin tasavvur-u zevali, verdiği lezzet-i ruhaniyenin unvanıdır. Demek muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli, hoş geldin demeli.
Sünuhat - 116