Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
158.6
Şeyh fahişeye demiş ki: -Utanmaz kadın; Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın. Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen? Sen bakalım şu göründüğün adam mısın?
Sayfa 89 - Kum Saati Yayınları, Türk Edebiyatından SeçmelerKitabı okuyor
“Diyalektik, kendi zıddını dışarıda bırakmanın düzenidir” dedik... Düşünün ki, kemmiyet hesabıyla birkaç kiloluk eser(!) sahibi bir doçent, hem de İslâmî ilimleri tedris eden bir adam, “Müslümanın kendi dışındaki fikirleri öğrenmesine lüzûm yoktur!” diye ahkâm kesebiliyor; utanmadan, sıkılmadan, terlemeden... Hani derler ya; “Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz!” diye... Ayı!.. Bu husustaki Peygamber buyrukları bir yana, suyun su olduğunu tanımak gibi bir basit idrak bile, bu soydan soysuz mezhepsizlerin gülünçlüğünü anlamaya yeter... “Müslümanın kendi dışındaki fikirleri öğrenmesine lüzûm yoktur”; oysa, her şeyin zıddıyla kaim olması ölçüsüyle, imân, kendi zıddını dışarıda bırakma hâdisesidir... Neyi dışarıda bıraktığını bilmeyen adam, neyin maliki olduğunu bilebilir mi ki, üstelik alenî plânda ahkâm kesebilsin?.. Hem de Muhiddin-i Arabî Hazretleri gibi bir büyüğün ölçülendirmesi ortada iken: — “Küfrün kaynağını bilmeyen gerçek imânda olamaz!” “İslâm’a muhatap anlayış” bahsinin, suratlarına sigara dumanı üflemiş gibi tesir yaptığı adam soyuna, ölçü meâli: — “Dini yanlış anlamaktan Allah’a sığınırım!”
Reklam
Beğendim...
Utanmaz birisi seni rencide ettiğinde kendine şunu sor: "Dünyada utanmazların bulunmaması mümkün mü?" Mümkün değil. O halde mümkün olmayan bir şeyi isteme. Çünkü bu adam dünyada bulunması gerekli olan utanmazlardan birisi.
Çok gururlu bir adamım. Son zamanlar- daki utanmaz davranışlarımı düşünmeye dayanamıyorum. Şimdilerde kimseye kötü söz söyleyemeyen bir adam olup çıktım. Bir korkağım. Kiminle karşılaşsam çekiniyorum. Ah, ne yapmalıyım?
Kapımı çalıp durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim. Alıştım bir kere gökyüzüne; Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar. Sıkılırım, Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Sayfa 122Kitabı okudu
Devamı ve son…
İlim, fikir adamı memleket haini demekti. Polisin nezareti altında yaşarlardı. Ufak bir vaka oldu mu en evvel bunlar tevkif edilirdi. Sansür gazetelere yazdırtmaz. Hafiyeler halkı dertleşmeye bırakmaz, hükümetin her fenalığı gizli hastalıklar gibi üstü örtülü cereyan eder, Türkler burunlarının dibinde olan biten felaket haberlerini ancak Avrupa gazetelerinden alabilirlerdi.
Sayfa 359Kitabı okudu
Reklam
Günümüzden bahsetmiyor, yanlış olmasın.
Yokluk halk içindi. Bu doymaz ejderler bütün gelir kaynaklarını çevirmişlerdi. Bu zalim, bu cahil, bu çapulcu idareden şikâyet edenler âsi sayılır, hemen sürülür, mazlumlara gık dedirtmezlerdi. Gazetelerin ağzını, ısıran köpekler gibi ağızlık takılmış, kalemlere pranga vurulmuştu. Şair, edip yetişmiyor, fikirler, kaynadıkları kafaların içine kilitleniyordu. Yazı yazanlar, zulmü alkışlamak için yazdıkları sütunların yarısını padişahı övmeye, şükrana, duaya ayırmak zorunda idiler. İçinde yaşanılacak cehennemi cennet bahçesi göstermek için dalkavuk kalemler birbiriyle yarışıyorlardı.
Sayfa 359 - Abdülhamit dönemiKitabı okudu
Kendini Tanı
Bazı filozoflar ortaya şöyle bir formül atmışlardır: 'Kendi kendini tanı!' Gülünecek bir öğüt. İnsan kainattan bir parçadır. Bütün yaradılışı tanımadan kendine dönmekle insan kendini bilemez… Bütün yaradılışa karışığız. Onun için her şeyiz. Diyorlar ki salyangoz, kertenkele, kurbağa, kaplumbağa ile akrabayız. Sümüklüböcek ne kadar asil ise biz de o kadar asiliz.
Sayfa 356Kitabı okudu
Bir makinenin bütün parçaları sağlam olursa o alet doğru işler. İnsanlığın bu bozukluğu içinde ben nasıl dosdoğru bir adam olabilirim? Etrafın bozukluğundan ben büsbütün tesirsiz kalamam ki…
Sayfa 353Kitabı okudu
Birbirinizin mayasını anladıktan sonra birbirimizi nasıl sevebiliriz? Karşılıklı menfaatlerin bağlarıyla birbirimize tutunuyoruz. Menfaatler kalkınca bağlar çözülür. Bugün düşman olduğumuz bir adamdan yarın bize bir iyilik gelirse hemen onun dostluğuna döneriz.
Sayfa 352Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.