Thomas Bernhard'ın okuduğum 4. kitabı oldu. Eski Ustalar isimli bu kitabını okurken bir kez daha Bernhard'ın zihnindeydim ve bu sefer hiç acele etmedim, kendimi tamamen onun çılgın düşüncelerine teslim ettim. Açıkçası şu ana kadar okuduğum en nefret dolu, en öfke dolu, en siyasi ve dolayısıyla en rahatsız edici kitabıydı. Çünkü Bernhard'ın
Yılmaz ONAY 70'li yıllarda yaşayan çağdaşlarına göre daha uzun yaşadı, daha fazla eser verdi, daha fazla eser çevirdi. Bertolt Brecht'i tanıttı, epik tiyatroyu tanıttı. Lakin bir tek "Gerçeği" ve "gerçekçiliği" tanıtamadı bizim ülkeye. Çok zaman alıyor gerçekler, bir yalanın bir milyon gerçeği örttüğü bir çağda ne zor gerçeği
- "... Sanatın sahte bir lüks durumuna geldiği olur!
Kalyonların kıçından, her zaman ve her yerde, aşağıda esirler kürek çeker ve bitkinlikten ölürken, yıldızlara şarkı söylendiği olmuştur; biliyoruz bunu.
Sirkin tribünlerinde, kurban, aslanın dişleri arasında iken, «kibar âlemi» konuşmaları geçmiştir.
Gene de, geçmişte büyük bağanları olan bu sanatı eleştirmek güçtür. Ancak, denebilir ki, o zamandan beri değişen çok şey oldu; özellikle yeryüzündeki tutsakların sayısı, kurbanların sayısı akla hayale gelmeyecek şekilde arttı. Bu kadar sefalet içinde, sanat bir lüks olmakta devam etmek istiyorsa, aynı zamanda da yalancı olmayı da kabul etmelidir!.."